devletçi zihniyetleriyle çözecek arkadaşların, umarım sorunun ne olduğu ile ilgili yerinde görerek edindikleri tecrübeler ve umarım, bir miktar da olsa, hevesleri mevcuttur. siz ve biz kavramı olmayan bir durum söz konusu olamaz, önemli olan bu kavramlar nedeniyle ayrımcı davranmamaktır, yoksa onlar diyemi tanımlamak gerekir farklı düşünen insanları, sen veya ben gibi yazı içinde geçen aforizmalara ise sanırım bir yazı dili diye bakmak daha doğru olur, ki ayrıca önce "devlet kuracak ikinci topluluk kürtler" diyerek bu devletin bir sınıfa ait olduğunu iddia edeceksin, daha sonra tüm çözümü, hani az önce devlet kürtlere ait değil dedin ya, kürtlerin içinde olmadığı devletten bekleyeceksin, sonra da su diyeceksin, balık diyeceksin, evdeki camdan da beni de oyununuza alın diyeceksin. eğer sorun devletinse, yerel yönetimlerinse sen karışma, bırak çözsünler veya çözmesinler, demek ki senin zaten çözümde ne bir rolün ne de bir payın olacak, o zaman konuşmanın da bir faydası olmayacak. kişiler oluşturuyor bu devleti, ne yapabiliriz, diktatörce bir devlet isteğiyle her sorunun çözülmesini desteklemek sanırım artık ancak afrika veya güney amerikada kaldı. ya da darbe isteğinin farklı şekilde açıklanması olsa gerek çözümleri tepeden inme devletten beklemek...
""türk'ün saadeti, ilericiliği, yarını, kürt'ün eğitimine, huzuruna bağlı. kürt huzurlu olursa, refah içinde olursa, iyi eğitim almış olursa, türk şimdikinden çok daha iyi yerlerde olacak. bir taraf batılılaşırken, diğer taraf doğuda kalırsa bu ülkede hep bir takım sancılar olacaktır." buna, sosyolojide kültürel geri kalma deniyor."
rolfes
peki acaba biz ne söylüyoruz? bu ülke hepimizin, hep beraber ilerleyelim diyoruz. ama farklı olarak bir şey daha söylüyoruz; türk-kürt ayrımı yapmayalım diyoruz. sanırım burda anlaşamıyoruz. klasik doğulu bir "herşeyi devlet yapsın" yaklaşımının karşısında durmak zor bir durum, ancak sosyolojide bilinmesi gereken sanırım başka konular da mevcut, örnek olarak " liderler toplumların peşinden geldikleri insanlar değildir, içinde bulunduğu toplumun ne istediğini bilen insanlardır" veya " toplumlar liderlerini yönetir, liderler toplumları değil" gibi. birşey söylemeden, ya da düşünmeden ezberden konuşmak sanırım işin kolay yanı, önemli olan çözümün içinde yer alıp almayacağın ve çözümün neresinde olacağın. "ayar vermek" gibi halk içi argo kelimelere başka argolarla karşılık almayı beklemek gerekir, biz düşünen insanlarız, ne ayarı vereceğiz. "acziyat" ise sanırım türkçe kullanımı olmayan bir kelime, en azından sözlüklerde yer almayan bir kelime, ben anlamını hala bulamadım... sonuçta değişen birşey olmaz, bazıları düşünür, bazıları uygular, düşünenlerin düşündükleri olmaz, olsa da yapanlar harekete geçenlerdir, uygulayanlar istediklerini elde etmeye daha yakındır... önemli olan her çözümü barışçıl yollardan bulmaktır ve emek vermektir istediklerin için, camdan seslenince oyuna almak isteseler bile giremezsin oyuna...
