devletin yaptığı hataların arkasına sığınarak varılabilecek tek nokta başarısızlıktır. eğitimsiz olan cahillere bir sözüm yok, benim sözüm eğitimli cahillere. klasik söylemlerin işe yaramadığı görülmektedir. benim kürt kökenli arkadaşlarım büyük şehirlerde ve ege-akdeniz bölgesinde yaşamayı tercih ediyor, bu ülkenin kürt kökenli zenginleri ülkenin batısına yatırım yapıyor, aziz yıldırım diyarbakır sporun değil fenerbahçenin başında. peki kim çözecek sorunları doğuda, kim yatırım yapacak, karadenizliler mi, kayserinin zenginleri mi yoksa çukurovalılar mı? öğretmen-doktor-mühendis gitmiyor doğuya, kim gidecek peki, devlet zoruyla gönderilen, kürt-türk ayrımı yapanların türk olarak niteledikleri, bölgeyi, bölge insanını tanımayan, kürtçe bilmeyen, ülkenin batısında yetişmiş olanlar mı yoksa bölgeyi tanıyanlar mı? peki kim gidiyor sonuçta, devlet zoruyla gönderilenler. kendi yetiştiği coğrafyayı bu kadar küçümseyen, bu kadar uzak durmaya çalışan insan varsa, ben de sorarım kendime, neden diye. ben de yatırım yapmam, ben de çalışmaya gitmem. kim beni yargılayabilir? bu kadar insan neden yetiştiği yerlerden kaçıyor diye sorarım kendime. doğu karadeniz, karadenizin iç bölgeleri geri kalmış yerlerdir, bazı bölgelerinde elektrik hala yoktur, yol yoktur, yürürsün veya katırla gidersin bazı yerlerine, hemşinlileri, lazları, gürcüleri, ermenileri, rumları ile ayrı kültürlere ve ayrı dillere sahiptirler, peki bu kültürlerin arasında hangisi geleneklerini yaşayamıyor? hangisi ayrımcılık yapıyor? hangisinin insanı bir daha yetiştiği yere dönmüyor? onlar da etnik oysa. süryaniler kiliseye sahip değil mi antakya'da, fellahlar inançlarını yaşayamıyor mu adanada, yörükler iç anadoluda geleneklerini mi kaybetti, tatarlar eskişehirde hala aynı bağlılıkta değil mi ananelerine, çerkesler darmadağın mı edildi. bunların hepsinin cevabı hayır, çünkü o insanlar geleneklerine bağlı, bağları sağlam, çıktıkları yerlere kendileri de dönüyorlar, yatırım da yapıyorlar, eğitimi de ihmal etmiyorlar. devlet sadece bir isimden ibarettir, devleti biz oluşturuyoruz, bu nedenle de devletten birşey beklemek kendinden birşey beklemektir. ben çabamı gösterdim, gittim insanlara yardım etmek için doğuya, karadenize, 17 ağustos depreminde izmit'e, imkan gitmeyen neresi varsa birşeyler verebileceğimi düşündüğüm, hepsine. yine giderim. param da yoktu bazen giderken, öğrenciydim bazılarında, bazılarında da gitmemem için çok engel çıkardılar önüme, yine de gittim. peki orası geri kalmış, burası geri kalmış diyen arkadaşlarım, kendinize bir sorun bakalım, ahkam kesmek dışında ne yaptınız bu ülke için? yaşınız mı küçük, ondan mı yerinizden kıpırdamıyorsunuz? yoksa rahatınız mı iyi, kaldıramaz mısınız gitmeyi, yaşayamaz mısınız oralarda? ben sizin devlet dediğiniz kurumun imkanlarıyla bulunduğum yere gelmedim, içinde büyüdüğüm toplum beni bu yere getirdi, çünkü ben zaten devleti oluşturan bireylerin arasında büyüdüm, o yüzden herşeyin suçunu devlete atmak, her durumda devletten yardım beklemek bana göre acizlikten öteye geçmez. sensin işte devlet, ne yaptın peki devlet olarak bir sor bakalım kendine... devlet dediğin bir isimdir sadece, senin, benim oluşturduğum, kimliği bizizdir, cevap veremeyeceği için suçlanması kolaydır. kendimize sormamız gereken soru, bizim, devletin bir bireyi olarak ne yaptığımızdır. daha önce reddedilen "kart, kurt" tanımlamasını şimdi çıkar için kullanmak olsa olsa makyavelist bir yaklaşımdır, en iyi niyetli düşünceyle bile... biz, bu ülkeyi sevenler, bu ülkede yaşayan herkese her zaman saygı duyduk, herkese yardım etmeye çalıştık, geçmişte nasıl türklere karşı kürtleri ezdirmediysek, şimdi de kürtlere karşı türkleri ezdirmeyiz, doğru bildiklerimizi söylemeye devam eder, her türlü ırkçı söylemlerin, her türlü provokasyonun önüne geçmeye çalışırız. ancak kimse kusura bakmasın, eleştirilmeyi kaldıramayan insanların da, oturdukları yerlerden yaptıklarımızı eleştirmesine izin veremeyiz. tespitlerimizi insanları daha güzel bir hayata kavuşturmak için yapıyoruz, kendimizi de eleştiriyoruz zaten. türkler bu ülkede bir devlet kurmadı, daha doğrusu bazı faşizan arkadaşların "türkler" olarak tanımladığı insanlar bu ülkeyi kurmadı, bu ülkede yaşayanlar kurdu bu ülkeyi, bu ülke sınırları içinde de başka ülke kurulması mümkün değil. yine bu faşizan arkadaşların kelimelerinden olan "kürtler" ise bu ülkenin zaten ana vatandaşları, yoksa ırak kürdü mü onlar, ya da iran kürdü mü, ya da suriye kürdü mü? azeriler de türk, türkmenler de, kırgızlar da, özbekler de, ama benim için hepsinden önce, bu ülkede yaşayan insanlar gelir, çünkü ülkemi seviyorum. ama hepsinden önemlisi, insanım ben, kimsenin ezilmesine izin veremem, siz ister "türk" diyin ister "kürt" diyin, ne değişecek sonunda, bu ülke ne kadar ileri giderse hepimiz o kadar mutlu hayatlara ulaşacağız. ispanyada "bask" bölgesi, gelirlerini ispanyanın kalanı ile paylaşmamak için ayrılmak istiyor, ingilterede irlandalılar dini inançları nedeniyle ayrılmak istiyor, anlayamadığım türkiyede kim neden ayrılmak istesin, kim neden yeni bir devlet kurmak istesin? yoksa bilemediğimiz, öğrenemeyeceğimiz sebepleri mi var bu isteğin? afrika'daki kabilelerle mümkünse bir farkımız olsun bu ülkenin vatandaşları olarak, saldırmayalım, madem inandığınız şeylerden bir tanesi doğunun geri kalmış olduğu, buyrun, orada da üniversiteler var, orada okuyun, orası da bu ülkenin sınırları içinde, buyrun o zaman insanları eğitmek için, istediğiniz zaman gidebilirsiniz, orda sizi çok da iyi ağırlarlar, aç da kalmazsınız açıkta da, okuyorsanız tatillerinizde, okul bittiyse çalışmak için istediğiniz zaman gidebilirsiniz. ama amacınız rahat yaşamak, para kazanmak, hayat boyu risk almamaksa lütfen konuşmayın, en azından bizim gibi çaba gösterenlerin şevklerini kırmayın da, sizin istediğiniz seviyeye biz getirelim bu ülkenin her yerini, sonra sahip çıksanız da yaptıklarımıza, üzülmeyiz, kırılmayız size, biz kendimiz için değil, övünmek için değil, önce bu ülke için, daha sonra da bu dünyadaki ezilen ve kötü hayat şartlarına sahip olan, temel ihtiyaçları olan beslenme, sağlık, barınma, giyinme ve eğitim hizmetini alamayan herkesin imkanlarını daha iyi hale getirmek için çalışıyoruz, kendimizi de seviyoruz ama, bu dünyayı değiştirmek için fikirlerimiz var, hareket gücümüz var, cesaretimiz var, insanlığımız var, peki ama sizin konuşmak dışında ne özelliğiniz var...