okulun sivil savunma kolundayım, aslında bu kol bir .ok yapmaz, eğitsel kollar dersi bizim sivil savunmada çoğu zaman boş geçer, diğer kollar, tiyatro kolu, spor kolu gibi kollar devamlı faaliyet içindedir, ama bizim kol devamlı yatar, neyse bu müdürün hoşuna gitmemiş,"bu kol birşeyler yapsın" demiş, kolun başına da na..m do...l(ismini tam yazamıyorum) adındaki bizim dersimize girmeyen, ama okulda korku salmış, kimsenin sevmediği bir hoca verilmiş, işte bizi koordine edecek, birşeyler yapmamızı sağlayacak, sözde. biz dedik "sıçtık", şimdi bununla iş miş yapılmaz. neyse hoca geldi, "bir konferans türü birşey hazırlayacaz, her arkadaşa konuları verecem, herkes hazırlayacak, okula anlatacağız." o gün çok sakindi, çok da neşeli idi, "iyi bakalım inşallah böyle gider", neyse çok büyük iştahla hazırlıyoruz, o zaman powerpoint falan da yok, bırakın powerpointi bilgisayar yok, tek tek kendimiz kesiyoruz yapıştırıyoruz, afişler hazırlıyoruz, neyse bir sıkıntı oldu, tenefüste "gidelim hocaya soralım" dedik, gitmez olaydık. hocaya sıkıntımızı anlattık, hoca da "bugüne kadar neler yaptınız" diye sordu, biz de heyecanla anlatıyoruz, işte afişleri yaptık, yazıları yazdık, falan filan, ama adam beni dinlemiyor devamlı önüme bakıyor, ben anlatmaya devam ediyorum, "işte şu sıkıntımız var hocam nasıl halledebiliriz" diye sordum, adam kitlenmiş şekilde hala öneme bakıyor, bir 10 saniye falan baktı, sonra kısık sesle
"çıkar elini cebinden" dedi, ben o heyecanla elimi cebime atmışım farkında değilim, tam "afedersiniz" diyecektim, elimi ebimden çıkarıyordum, "saygısız hayvan iki saattir bakıyorum, elin cebinde saygısız it" ben "ama ama" derken, "siktir ol git gözümün önünden" diye bir bağırdı, tüm okul inledi, rezil olduğuna mı yanarsın, o şoku yaşadığına mı? ağlayarak gittim sınıfa, ulan asıl yapılan işe saygısız sensin, orada birşey anlatıyorum, benim dediklerimi dinleyeceğine benim hareketlerimi izliyorsun, o günden sonra çok isteksiz çalıştım, konferansı yaptık ama bir .oka benzemedi. *