yeni nesil kıro tehlikesi

entry4 galeri
    1.
  1. şimdi dostlar, bu çok yeni bir tür olduğu için hijyenik koşulları göz ardı etmek büyük katastroflara (öhöm) yol açabilir, takdir edersiniz ki.. zaten birilerinin çıkarına ters düşen bir ürün, eşya veya canlı dahi olsanız fişlenebiliyorsunuz şu günlerde.. bak domuzcuklara! ne hale geldiler? işte bu nedenle ben tedbiri elden bırakmadım ve steril ortamda yazdım bu yazıyı. ne olur ne olmaz. sonra birilerinin facebook'ta 38 derece sağa eğik, büzük dudaklı fotoları neyin çıkar, üzerime kalır. neme gerek! ondan dolayı da size en azından bi' yerlerinize falan ne bileyim, hiç olmadı saçınız başınıza galoş tamanızı öneriyorum ve meydana gelebilecek her türlü suçlamalardan kendimi koruyorum böylece.

    galoşlar takıldıysa girebiliriz yazıya.. aslında çekiniyorum kelimelerle tipi tarif etmeye. kıvıramayacağımdan değil be oğlum! yanlış anlaşılmalara mahal vermek istemem. şimdi tariflere yakın tipte arkadaşlar çıkabilir aramızda. zaten geçenlerde verdik tüm bilgilerimizi, göte gelmeyelim sonra, hakaret davası falan.. onun için resimlerle anlatacağım.

    resim 1.a : http://94.100.118.93/5633...600/563372526_5_ToHB.jpeg

    boğazındakini hacı dedesinden hacılamış tamam da kolundaki dövme sakızlardan çıkan dövmelerden değil mi? yamuluyorsam söyleyin..

    aslında onlar "hayatımızın birer parçası olmuş" * durumdalar. yanımızda yürüyorlar bazen, bazen arkamızda, minibüste, otobüs kuyruğunda, bir kafede, barda her yerdeler. * yahu aslında bu çok klişe bi tasvir oldu fakat öyleler işte ne diyebilirim ki.. en ciks sokakta, en pahalı restoranda, en temiz caddelerin en lüks binalarında, en yüksek dağda, en dik bayırda, em-zik zamanından kalma tutkularıyla geziniyorlar.. o kadar işlemişler ki sosyal çevrelere eksiklikleri hissedilir olmuş artık. bağyan arkadaşlar siz söyleyin, süslenip püslenip çıktınız ve 346 bilemedin 348 metre boyunca hiç laf atılmadan ilerleyebildiniz mi bugüne kadar? 348. metreyi aştığınızda hala laf atan yoksa yadırgamışsınızdır? "ee nerede kaldı bunlar?" diye. garip bir tedirginlik sarmıştır dimağınızı o an. hea şimdi ben 500 metre engelli gidiyorum yine de laf atan yok diyen varsa kusura bakmasın da, biraz tipsizsin sen ablacım. bak abla dedim terbiyeni bozma!

    daha önce başka bir yerde -aslında kendi kendime konuşurken- dediğim gibi "yaşanmışlıklar kadar daha didaktik bir şiir yok." (bu da aforizmam olsun bugünlük) dediğim gibi yaşadıklarımız değil mi şuraya döktüğümüz satırlar? biraz hayal gücü sosu ekliyosun, bitiyor olay. he o da yoksa moderasyon duyurularına başlık açarsın, copy-paste yaparsın, şarkı sözlerini sözlüğe taşır, anketleri doldurursun olur biter. şimdi herkes kendine bir pay çıkartacaktır buralardan, "lan ben de şu şarkı sözünü yazmıştım, bak bana laf atmış lanet olası! adı batasıca!" diye. aman diyim! ("adı batasıca" dedim de annem aklıma geldi. *) *

    bana annemi hatırlatan "adı batasıca!" diyenler! celallenmeyin yahu! durun hele, oturun bi soluklanın. hani şu aşina olamadığımız şey nesillerin hangi yönüydü? eveeeeet, bildiniz, ironiden anlamaması. ulan aslında ne kolay çalım değil mi? adama sövüyosun; ironi deyip işin içinden çıkıyorsun. fakat şu an yaptığım bu değil tabii, insan kendini işfa eder mi? yok daha neler? şimdi konuyu saptırdığımı sananlar içten içe merak ediyor; acaba bu ayrıntılara niye girdim?
    cevap: sözlük kırolarından bahsetmek için! artık dünya globalleşiyor, kabullenin veya lenmeyin. dünyaya olan tam olarak bu. kıro dediğimiz beyaz çorap, tesbih, tek kaş, göğüs kılı ve kumaş pantolondan ibaret değil artık. dünya tek tipleşirken, onlar mitoz, mayoz artık nasıl seviyorlarsa bölünüp çeşitleniyorlar. sözlükteki halleri de böyledir.

    yurdumda ne halde olduklarını biliyoruz. durum epey bir vahim.. dünya ne kadar globalleşse de türkiye türkiye kalacak galiba. hala beyaz çorabın içinde gezerler amk. neyse azizim durum vahim.. hea diyeceksin ki "ne açıkladın da vahmetinden bahsediyorsun?" böyle düşünüyorsan birazdan mesaj butonun yanıp sönecek, bayan bir yazar aydınlatacak seni. 28 satır yukarıda bahsettiğim durumdan muzdarip olanlar ta kendileri..

    türkiye dışında almanya'da veya hollanda'da yaşayan türk gençlerinin halleriyse buradaki beyaz çorap-tesbih kombinasyonundan daha beter; üstüne biraz gül, nane, tütün veya ne bileyim baklava kokulu jöle eklenmiş, (türklüğün simgesi) ensesine de 18 cm saç.. ahanda kanıt: http://94.100.116.76/5445...700/544577613_5_h7GA.jpeg

    he bak şimdi, yakışıklıdır-değildir ırgalamaz beni. ensede saçı uzatıp muzlu jöle sürmüş mü? evet. tarife uygun mu? uygun. işte ölçütüm budur. neyse devam edelim..

    kötü saç traşı deyince akla gelen en ünlü isimlerde başı çeker ronaldo sanırım. christian ronaldo'nun buradan göçmüş bir türk ailesinin çocuğu olma ihtimalinden bahsediyorum. onu düşünün, avrupadaki türk genci imajını düşünün. sonra tekrar ronaldo'yu düşünün, bi' daha o türk gencini.. derken bir anda kafadaki imajlar birleşiyor değil mi? örtüşüyor.. sonra ne yapın? sonra ağlayın, yanın, yakının... zevksiz bu yeni nesil kırolar. elbiseleri de kumaş pantulu yana yakıla aratıyor.. öyle pantul ki; kısırlığa yola açabilecek darlıkta.. veya taban tabana zıtlıkta bol ama bolluğu ceplerinden kaynaklanan (hani şu sağda solda da gördüğümüz) pantullar..

    şimdi bir de baby face adı altında başka bir tip var son 3-4 yıldır.. kırım kongo'dan beterler.. galoşları çıkartmayın ve şu fotoya bakın.

    şekil 1.a : http://94.100.115.197/553...800/553760721_5_ewIp.jpeg

    ay ne şeker değil mi? kafasının çapı (atıyorum) 15 cm ise, saçı 25 cm. dengesiz yani. bakış seksi, dudak büzük. kolye yine göz kamaştırıyor.

    şimdi bu tipleri beğenenler çıkabilir. olur mu olur valla. ne manzarlar gördüm şu memlekette.. onun için belirtmeliyim ki bu şekerleri tanımıyorum, google oltama takılanlar bunlar. sonra demeyin, çekemiyor da bok atıyor birilerine. yok öyle bir şey. yoksa ben "yaradılanı severim yaradan'dan ötürü." * * * ~ ~

    edit: linkler yenilendi.
    13 ...