"beatles o kadar iyi bir müzik grubu değildir, en büyük özellikleri ilk olmalarıdır." diyenlerin gerçekten hangi grupları, sanatçıları sevdiklerini ve müzik kültürlerinin hangi seviyede olduğunu merak etmekteyim. buradaki, beatles'ın en büyük özelliğinin "ilk olmaları" olarak belirtilmesi de müzik konusundaki cehalete ve sığ görüşe yepyeni bir boyut getirmektedir. önemli olan tek şey "ilk olmak" değildir. ayrıca "ilk olmak"tan kasıt sadece tarih olarak önce olmak da değildir. "kalıcılık" ve "ruha, duygulara hitap etmek" de en az "ilk olmak" kadar önemlidir. bu kıstasların hepsinde de en iyi olanın beatles olduğunu görüyoruz. bunu bir tek ben söylemiyorum. milyonlarca insan bu konularda hemfikir. senin beatles'a üstün tuttuğun müzisyenlerin bile pek çoğu bu görüşü paylaşıyordur, emin ol. beatles halen bu denli seviliyor ve dinleniyorsa şunu çok iyi anlamak gerekir: hiçbir başarı tesadüf değildir.
dünyada en çok sayıda insan tarafından sevilen, dinlenen, rağbet gören bir müzikal oluşumdan bahsediyoruz. üzerinden on yıllar geçmesine rağmen. sen sevmeyebilirsin, buna kimse bir şey diyemez. ama artık milyonlarca insanın ortak görüşleri ve beğenileri neticesinde objektif sayılabilecek hale gelmiş olgulara da bok atamazsın, atarsan da ancak kendini gülünç duruma düşürürsün. dehaya hayran olamıyorsan sende bir sorun var demektir.
güzel müziğin sadece enstrumantal teknikteki ve armonik yapıdaki üstünlükten ibaret olduğunu sanmak, aslında müzikten hiçbir şey anlamadığını ve özenti, müzik kültürü gelişmemiş bir dinleyici olduğunu açığa vurmaktır. beatles kadar sade ama kalıcı ve vurucu eserler üretmiş başka hiçbir grup ya da müzisyen yoktur, bu objektif bir gerçektir. kimse onların en iyi enstrumantistler olduklarını da iddia etmiyor zaten.
kalıcı ve eskimez melodiler yaratmak müzik sanatındaki en önemli olgulardır. bütün müzik sanatçılarının ortak hedefidir. bunlar olmadan yapılan ve hatta virtüözite içeren eserler bile kısa sürede unutulmaya ve çöp kutusuna atılmaya mahkumdurlar. çünkü virtüözite, tek başına az değer taşır. önemli olan kalıcı eserler üretebilmektir. insanı kendine bağlayan ve eskimeyen eserler. sanat dediğimiz şey özgün ve kalıcı eserler üretebilmek değil midir zaten?
birçok kişiyi çok küçük yaşlardan başlayarak bir enstruman konusunda eğitebilirsin ve birer virtüöz haline gelmelerini sağlayabilirsin. yoksa sen virtüözlerin uzun yıllar boyunca deli gibi çalışmadan, enstrumanlarıyla gece gündüz düşüp kalkmadan mı öyle çalmaya başladıklarını sanıyorsun? virtüözite yatkınlık, büyük oranda da çalışmakla ulaşılacak bir mertebedir. kalıcı ve özgün bir eseri olmayan bir virtüöz de bir sanatçı değil, sadece bir "virtüöz"dür.
ayrıca armoni konusunda beatles'ı beğenmeyenler ve küçümseyenler, beatles'ın şarkılarının analizleri hakında yazılmış kitapları ve çeşitli profesyonel müzisyenlerle yapılmış röportajları bulup okusunlar ve cehaletlerinden utansınlar.
müziğin eskisi yenisi yoktur. iyisi kötüsü vardır. eski diye bir müzisyeni kötü kabul etseydik, ne mozart ne de beethoven'ın şimdi pek bir kıymeti olmazdı.
bütün bunlara rağmen sen halen saçmalamaya devam edebilirsin ve "bu benim görüşüm, zevkim." şemsiyesinin altına sığınabilirsin. ama böyle yaparak ne prim yaparsın ne de ciddiye alınırsın. müzik hakkındaki cehaletinle ve sığlığınla sadece kendine güldürürsün. tek eline geçecek olanlar da bunlar olur.
bu entrydeki anafikir "beatles'ı sevmeyen kakadır. müzikten zerre anlamıyordur." değildir kesinlikle. sevip sevmemek tamamen kişiseldir ve esasen eleştirilemez de. ama dehayı görmemek cehalettir. dehayı takdir etmemek ve hatta "bok atmak" zavallıca ve kendini küçük düşürücü bir davranıştır.