her sofrada yaşlı gözleriyle evladını anan, kutsal ve yorgun ellerinin, her daim titreyen kalbinin ve kendinden önce evlat duası eden dillerinin kölesi olduğum, 25 yıl önce -kim bilir nasıl bir sancıyla- kasıklarından doğduğum, gönlümün sultanı, yalnız başımın, yalnız dermanı anneme...
güneşle doğsan anacığım
şu bitmeyen kışıma
içimde büyüyor sancım
dizin uzak olunca başıma
gurbette uzuyor geceler
en çok kalbim üşüyor
derdimden bihaber eller
umutlar ateşe düşüyor
uyunmuyor ki anacığım
uykular kapkara iğneli kuyu
uzaktaki yalnız bir ağacım
kurumuş dalları, kesilmiş suyu
yorgunum anacığım
ağlamak bile zor gelir
durgunum anacığım
insanlar mutlu bilir
acılar içinde şimdi
acılarla doğurduğun
anacığım, özledi seni
bu sahipsiz, bu hayırsız oğlun