öncelikle milli savunma bakanlığının son günlerde şahsıma karşı başlattığı operasyon dolayısı ile, kişisel, aşk, meşk ilişkilerim dolayısı ile ve mezun olduğum okuldan diplomamı almak için kısıtlı bir zamana sahip olduğum şu yoğun günlerde bir kaç saatliğine olsun şarteli kapatmama ve dost gönüllerde konuk olmama vesile olmuş zirvedir.
uyandığımda vakit öğleni gösteriyordu aşağı yukarı. cuma olduğunu bile unutmuşum günümün... o derece bozuk çalıyorum. derken evde biraz vakit geçirip nescafemi yudumlayarak kendimi toparlayıp, duş alıp çıkmak niyetim vardı. ki öyle de oldu kabaca... eminönü'ndeki otobüs duraklarında 17:30 sıralarında moonlight sonata nickli kardeş kişisi ile buluşacaktım. 17:45'de beyazıt meydanı'nda bizleri bekleyen saylon muzaffer, melankolik ve tu kaka bana nickli kardeş kişilerine katılarak mekana gidecektik(mekan ismini aklında tutan melan kişisine ayrıca tebrikler. diğer dörtlüye yazık lan)... bir şekilde bu ocean's five kıvamındaki beşli bir araya gelmiştik ve saatlerimiz 18:15'i gösteriyor gibiydi(ya da sadece benim saatim diyeyim)...
mekana gittiğimizde rezervasyon yapılıp yapılmadığını sorduk. mekandakilerin dünyadan haberi yoktu... hadi turlayalım dediğimiz sırada orada oturmuş ve açlıktan kudurmuş olan üç kişi(uns abare uns duns des, acz ve fakr, prophetofhell) gördük. bunlar kesinlikle bizden olmalı idi... ve hatta öylelerdi lan işte. hemen çöktük ve ekibin geri kalanını beklemeye başladık. derken imhotep, imitasyonn, imper nickli yazarlarımız da katıldı bize... 11 kişi olmuştuk toplamda. artık o beklenen an gelmişti ve siparişlerimizi verdik. siparişlerimizin gelmesine sevinme aşamasındayken mulayim de ufukta görünmüş ve kendi payıma sevincim ikiye katlanmıştı...
derken yemek faslı, necati geyiği, imitasyonn'un iştahı, cevizli sütlaç... gayet eğlenceliydi bu kısım(imhotep başı çekiyordu bu eğlenceli dakikaların kahramanları arasında belirtmek gerek). derken istenmeyen adam'ın gelip gelmeyeceği merak konusu idi ve bir yazar(prophetofhell) istenmeyen adam'ı hatırlamakta zorlanıyordu. hemen belli başlı klişelerinden örnekler vererek anlattık kendisine nasıl bir bela olduğunu ilgili yazarın.
velhasıl hesaplar ödendi(ki imitasyonn bir servet bıraktı*) ve nargile, çay faslı için yakınlardaki bir başka mekana geçildi. biraz sıkışık bir oturma planımız olsa da herhangi bir sıkıntımız yoktu... mekan da gayet nezih geldi şahsıma(ki çok da ekonomikti, şaşırdık ne yalan söyleyeyim. ama köz muhabbeti biraz sıkıntılı idi). mulayim bizlere kumarbazlığın en ince yönlerini anlatmakta iken hepimiz dikkat kesilmiştik tam anlamı ile... derken istenmeyen adam yanına pakize karada'yı da alarak teşrif etmiş(ki tüm klişelerini de sergilemişti kendisi gene*), sultanfirardasenneredesin ekibe katılmış... muhabbetin dibi ha kırıldı, ha kırılacak(o derece vurduk lan işte)...
velhasıl yedik, içtik, güldük, eğlendik. organizatör arkadaşlara, katılan yazarlara, muhabbete ortak olanlara teşekkür bir borçtu boynumda. umarım biraz olsun ödeyebilmişimdir...