Türkiye'de uykun imkanlar verilirse bütün gençlerin göğsünü gere gere birbirinden habersiz olarak kendi ismi yerine kullanabileceği ünvandır.
Eminim ki şuanda severek okuduğumuz nice yazar yazmaya genç yaşta başlamıştır. Veya yazarla kısıtlamaya da gerek duymuyor ve işinde iyi olan insanların genelde henüz toyken bazı şeylerle tanışmış olduğunu söylemek istiyorum. Bunun onlara en büyük yararı ise henüz onlara çelme takacak birileri olmadan yürümeyi öğrenebilmeleri. Ancak belirtildiği üzere kibir taşınması en zor sıfatlardandır. Kendin için yazmak ve başkaları için yazmak arasında ise yine dağlar kadar fark vardır. işinde sessizce ilerleyen ve fazla göz önünde olmayan insanlardır şuan kaliteli dediklerimiz.
Günümüzde yazmak, pek rağbet görmeyen bir hobi veya alışkanlık ya da ihtiyaç mı deseydik? ilham alabileceğimiz çocuklar yok etrafımızda. Betimleyebileceğimiz ağaçlar, masmavi bir gökyüzü veya dalga sesleri yok duygularımızı tetikleyecek. Daha aşık olduğumuz insanla vakit geçirirken bile göze batıyorsak bizim yaşayamadığımız veya göremediğimiz nice şeyi en iyi haliyle yaşamış insanların ve zeki beyinlerini daha yararlı işlere yormuş sanatçıların olduğu kadar iyi olamayacağımızı kabul etmek mi gerekir acaba? Belki en zor şeyi yapıyor ve olmasını istediklerimizi yazıyoruz veya halihazırda yazılmışlardaki dünyanın bir kopyasını yeniden tasvir mi ediyoruz? Velhasılı kelam içine sıkıştığımız beton binalardan, yapmacık insanlardan, tabu haline getirilmiş konulardan bir süre kurtulamadığımız ve de ünlü olmak adına türlü şaklabanlıklar yapmaya devam etmemiz halinde yazarlık adını verdiğimiz nice sanatçıların beslediği ağacın kökünü kurutmaya devam edeceğiz. Ta ki biri gelip de budayana kadar.