futbolda defansta oynamak

entry2 galeri
    1.
  1. defans oyuncusu olmaktır. mahallede futbol oynanılan dönemlerde her zaman futbol oynamayı pek beceremeyen çocukların kaderi olmuştur, ilerde etkisiz kalıp topu ayaklarında tutamadıkları için "gelene vur" komutunu uygulamak için defansa gönderilirler. fakat olay bu kadar basit değildir, defansta gördüğü bütün adamlara "beceriksiz" damgasını vurmak dengesizliktir. ben defans olduğum için söylemiyorum bak, eheh.

    dünyadaki en güzel duygulardan biridir. defansta iyi olduğunuz için illa ki defansa koyuluyorsanız hele, muhteşemdir. belki gol atmanın ne olduğunu bilmezsiniz, belki topla çok fazla oynayıp birilerine güzel çalımlar atmazsınız; fakat karambol anında sağa sola koşuşturmanın, temiz bir müdahalenin tadını hiçbir şeye değişemeyeceğinizden ben de eminim. profesyonel futbolcu değilim, ama yazları falan kamp tarzı dalgalara gidiyorum, 3 sezonda 30 maça çıktım oralarda. okul maçlarında defansım, mahalle maçında defans(t)ım, evet; defansın altın çocuğu oldum hep oynadığım takımda, etrafındakilere emirler yağdıran götü kalkık bir savunmacı oldum.

    her zaman el üstünde tutulan altın çocuk olmaktır profesyonel kariyere atılana kadar. herkesin forvet olmak istediği ortamda çıkıp "defans bana emanet" demek, muhteşem tepkilerle karşılanacak bir olaydır. bundan üç sene önce bunu söylediğimde teknik direktörlüğümüzü yapacak amca kıvamındaki abi elime 10 lira sıkıştırıp alnımdan öpmüştü, belki de defansı bu kadar sevmemin tek sebebi bu amacını hala anlayamadığım 10 lira. çok hoştu lan ahah.

    kaptanlık yapıyorsanız tadı apayrıdır. her zaman defansın uzun boylu karizmatik kaptanı, sert adamı gelir aklınıza; onu taklit edersiniz. kimsenin tutamadığı adamı duvara çarpmışçasına durdurmak, defansı örgütlemek; hepsi anlatılamayacak derecede güzel şeylerdir, sizi kalecinize yakın kılar.

    hele ki "kornerde geride kalan adam karizması" vardır ki, o da apayrıdır. "kornerde ileri koşan savunmacı"nın karizması da farklı bir başlıkta değerlendirilebilir.
    0 ...