mevzunun her iki yakasında da cahil karşıt görüşlerin ancak ve ancak birbirini sıvazlamasından öteye gidilemeyecek bir konudur.
islamiyet'e göre sebepsiz yaprak oynamaz. her türlü doğa olayı ve her hayati gelişme allah'ın bir tecellisidir ve her birinde ayrı ayrı hayırlar vardır.
bir bebeğin ölmesi dünyevi duygular içinde bir insanı kedere ve hüzne sevkedebilirken yaratıcının da aynı duygular içinde olduğunu bekleme cüz-i irade kapasitesinde basit bir düşüncenin ürüdür. hele buradan çıkarılan "allah'ın sadist oluşu" görüşü ise komiktir. sadizm insan iradesinin bir ürünüdür. bunu da unutmamalıdır. zaten bunu algılamakta güçlük çeken bireyler allah'ın merhamet ve adalet anlayışını da sorgularlar.
diğer yandan tüm bu doğa olaylarını, senelerin verdiği tecrube ile bilimsel olarak kanıtlanmış verilerin dışına çıkararak "allah istedi ve öldük" anlayışına sokmak daha büyük bir cahilliktir. çünkü allah islamiyetteki tevekkül anlayışını "her şeyi bana emanet edin keyfinize bakın ve çalışıp ögrenmeyin" şeklinde sunmamıştır. "sen önce binalarını sağlam yap, altyapını güçlendir, sonra allah'a emanet et" demiştir. cahil beyinler bunu "ne yaparsak yapalım allah'a karşı gelinmez" tebasından nasiplendirip az da olsa islam inancına sempati duyanları uzaklaştırmışlardır.
islam inancına göre; insanların dünya hayatı içinde sürekli imtihan içinde olduğunu düşünürsek; depremi de bu hayatın olguları dahilinde bir imtihan olarak görebiliriz. ama elimizi çenemizin altına koyup bekleyecegimiz bir felaket degildir deprem!
