iktidar somut olarak güçle özdeşleştirilen ve bir topluluğu yönetme olarak bilinen bir kavramdır. iktidarın kendisi aynı zamanda ana belirleyenin de kendisidir. ancak toplumsal yapıya uygulandığında iktidar; fizik konularındaki gücün etkisine benzer bir etkiye sahip değildir. iktidar meşruluk ve yasallık alanlarını aşmadan iktidar olarak kalamaz. iktidarın özü sınıfsaldır ve kendi prensiplerini yaratan şey üretimdeki ilişkilerdir.
klasik anlamıyla marksizm'in her alanda üretimden yola çıkarak kavramları değerlendirmesine alışık olanlar bu sözleri bir tekrar olarak algılayabilirler. ancak değillerdir. zira iktidar ideoloji olmaksızın hareket alanı bulamaz. bu sürecin de kendisini ana belirleyen olarak üretimsel ilişkileri seçtiği doğrudur. ancak unutulmaması gereken şey: iktidar atomize olan bir yapıya sahiptir. iki kişiden de başlayabilir. elbetteki buradaki iktida da kendi gücünü bütünden alır ve büyütür. ancak sürecin karşılıklı olduğu unutulmamalıdır.
iktidarın olduğu yerde ise otorite başlar. otorite tek başına çıplak zor değildir. çıplak zor kitlelesi baskılamasına karşın aynı zamanda radikalliklerini de yükseltebilir. hiçbir iktidar yoktur ki; ikna mekanizmaları olan ideolojiyi devreye sokmadan çıplak zoru hakim kılabilsin. o halde otorite belirli bir alandaki kontorlü tanımlar. işte tam da fizikteki güç kavramına benzer otorite.
iktidar ve otorite birbirlerini karşılıklı olarak besleyen kavramlardır. iktidar otoriteye, otorite iktidara muhtaçtır. bu iki kavram tek başına yaşayamaz. ancak unutulmaması gereken şey sınıfsal denklemler ağırlığını hissettirdikçe iktidar ve otorite arasındaki bağ açılabilir. otorite kaybolabilir. otorite ile iktidar arasındaki bağın açılması ise en çok iktidarı zorlar. kaybolan bir otoriteyle iktidara yönelen bir başka sınıfın varlığı hakim sınıfı yok edebilir.
bu iki kavram birbirlerini öncelemeyen birbirlerini tamamlayan kavramlardır. devlet ve ideolojideki gibi iç içe geçmiş halkalar teorisi bunlara uygulanabilir. ancak görülmesi gereken şey iktidarın olduğu yerde otorite, otoritenin olduğu yerde devlet vardır. devletin olduğu yerde de mutlak eşitlik var olmadan özgürlük var olamaz.