izlediğim her filminde önce ezik, sünepe gibi görülen bir adam olup daha sonra kendini aşan, özgüveni de kendinde tam olan ve diğer karakterlerin anasını ağlatan rollerde karşıma çıkan ve ulan bu adama hep böyle mükemmel rolleri nasıl olupta veriyolar diye şaşırtan bir sinema oyuncusudur. Yakışıklı olduğu ise yalanın ağababasıdır. Efenim kim Edward Norton'u ünlü olmasa idi, sokakta gördüğü zaman aa ne yakışıklı adam derdi? ben demezdim, hala da demiyorum. Sadece ünlü olduğu ve oynadığı roller hep delikanlı adam rolllerinde olduğu için insanlara çekici gelmektedir, bu yüzden de allahın tipsiz sünepe suratlısını yakışıklı olarak görmektedirler.
Böyle oyuncuların sinemadaki yeri ise; anlamsız, para kazanmak için yapılan, ve bizlerin sürdürdüğü hayat içinde filmi izledikten sonra hiç bir ders çıkartmayıp, hayata yön veremeyen, ehh işte sinemaya gittik diyeceği filmler değil, tam tersine; Fight Club gibi dünyadaki herkesin izleyip, anlayıp, anlamadıysa tekrar tekrar izleyip, izledikten sonra şöyle bir ayağa kalkıp hayattaki ve dünyanın dönmesindeki amacının ne olduğunu düşünüp karar verip silkinerek kendine gelmesi gereken filmlerdir.