romantizmden materyalizme geçen insan

entry4 galeri
    1.
  1. tıpkı aşağıdaki hikayedeki gibi, uzun süre boyunca romantizmle hatları yumuşayan insanın bir ayrılık sonrası kendini sorgulayıp materyalizme dönmesidir. hikayeyi okuyun ve feyz alın dostlar...

    uzun süreli olan ilişkinin sonlarıydı. ben bitmesini istemiyordum, adeta kendimi yırtıyordum bitmemesi için. onun ruhsuz, gayet olağan bir şekilde söylediği "kakam var" cümlesine bile bir sezen cumhur önal edasıyla karşılık verebiliyordum, o derece romantiktim. o haline rağmen gözümde bir çiçekti; uzak mesafedeydi; o mesafe de sabki çiçeğe giden bir patika yoldu...

    ben böyle cezmi ersöz gibi kıvranadurayım o bana korktuğum şeyi yaptı. hem de bir telefon konuşmasında... sokağın ortasındaydım. özledim diye aradım. romantiklikte sınır tanımadım, sezen cumhur önal tavırlarına devam ettim ama karşıdan resmen bir "mustafa topaloğlu" tepkisi aldım. durum o kadar içler acısıydı. ruh yoktu.

    hasta tedaviye cevap vermiyordu. o anda "bitmeli" dedi. yani bir telefonla bitirebiliyordu. neydi acelesi? güntekin onay "bitir demediniz mi lan" sözünü ona mı söylemişti sanki? telefonda, sokağın ortasında beni göt gibi bırakabilmeyi başarmıştı yani. benden elektrik alamıyormuş artık.

    vay anasını. ne elektriği ulan? bu sözler üzerine ben elektriklendim. sinirden ürettiğim elektrik bir ilçenin aydınlatmasını sağlardı, belki de karadeniz'e nüklear santrale gerek kalmazdı benim bu sinirim varken...

    kapattım telefonu ve başladım sövmeye...

    ama ona harcadığım güzel sözlere, emeğe, sevgiye, aşka değil...

    ona harcadığım paralara sövdüm.

    "ulan sana ayda beşyüz kontür harcadım, allah belanı versin!"
    "ulan sırf senin için her hafta beş yüz kilometre yol katettim ben!"
    "ulan boynuna bir eiffel kulesi'ni asmadığım kaldı, gözüne dizine dursun!"
    "sana aldığım çiçeklerle botanik park bekleyen onca şehre botanik park kurmuştum ulan!"
    "ulan sana harcadığım paralar, sevgimi aşkımı geçer be allahsız!"
    "o paralarla sırf seni değil sülaleni doyururdum!"
    "allah belanı versin"

    "romantizm bitmiştir, materyalizm zamanıdır ulaaaaaan!"

    böyle haykırdım sokağın ortasında, takoz cep telefonumu da sinirle yere fırlattım. takoz sürüklendi, sürüklendi; meydanda eylem yapan ve sessizliğe bürünmüş halde benim haykırışlarımı izleyen eylemci komünist grubun ayaklarının önüne geldi.

    yeşil parkalı eylem sözcüsü önce yerde sürüklenmiş ve ekranı çatlamış takoz nokia'ya baktı; sonra da beni süzdü.

    rahatsız oldum:
    "ne baktın birader?" dedim.

    gözlerini kocaman açtı. sevindi; bana doğru koşmaya başladı. ulan nesine seviniyorsun it?

    "işte aradığımızı bulduk, materyalizm budur, budur. sen bizim materyalizm simgemizsin; yürü gidiyoruz." dedi.

    kalabalık komünist grup etrafımda toplandı. merakla bakıyorlardı. kendimi kemal sunal'ın yüz numaralı adam filminde hissettim o an. yüz numaralı adam bendim şu an...

    "sen bizim eylemlerimizin bir parçasısın, seni derneğimize götürücez" dediler.

    koluma girdiler, bir iş hanına götürdüler. rutubetle bezeli duvarlara baka baka merdivenlerden çıktık ve derneğe girdik. içerisi boğazlı kazaklı ve yeşil parkalı adamlar ile kareli gömlek ve gözlüklü genç kızlar ile doluydu. herkes asık suratlıydı. seyrek bıyıklı olanlardan bir tanesi beni süzdü:

    "sen de kimsin ulan?"dedi.
    "beni derneğe getirenlerden en öndeki söze atıldı hemen:
    "yoldaş, bu adam materyalizmdir. temel taşımızdır. simgemizdir. maskotumuz olacak artık."

    kabul ettiler. oturttular, çay verdiler. o arada bir tanesi ekranı çatlamış takoz cep telefonumu geri verdi.

    telefonu açtım. çayımdan bir yudum daha aldım ve o esnada mesaj geldi. mesaj ondandı.

    "gerçekten çok üsgünüm, lütfen anla beni, ösür dilerim ve ben sensiz yapamam bunu anladım. lütfen konuşalım" yazıyordu.

    o an dünyalar benimdi, daracık odada sevinçten tepinmeye başladım. herkese sarılmaya başladım.

    "seviyor lan beni, seviyor... allaaaaaaah" diye haykırırken kafama bir odun indi.

    dünyam sallandı o an.

    "bizim aradığımız materyalizm değil lan bu it, nereden getirdiniz bunu, dövün şerefsizi; böyle materyalizm olmaz" diyorlardı.

    her odun darbesinde materyalizmi anlamaya çalıştım. iş hanından çıkışım çok zor oldu ama hala aşkı haykırabiliyordum sokaklarda mor gözlerle bile:

    "seni seviyorum aşkıııııııım!"
    9 ...