türkiye'nin 1960 garantörlük antlaşmasına dayanarak yaptığı harekattır. haklıdır. GARANTi ANTLAŞMASI UYARINCA ADADAKi BiR ÇATIŞMA DURUMUNDA YUNANiSTAN VE/VEYA TÜRKiYE ADAYA ASKER ÇIKARMA HAKKINA SAHiPTiR. ancak bu kesinlikle ama kesinlikle adanın kuzeyini türkiye'nin, güneyini yunanistan'ın yapmaz. türkiye ve yunanistan sadece adadaki barışa kefil, garantör olmuştur. o yüzden adanın kuzeyini aldık, adanın kuzeyi bizimdir, 1 saat daha sürse adanın hepsini alırdık gibi sözler pek hoş gelmiyor kulaga. ne ingiltere'nin, ne türkiye'nin, ne yunanistan'ın ada kıbrıslılarındı ve kıbrıslılarındır.
ayrıca kral çıplak diyeceğim ikinci konu da garanti antlaşmasından sonra adaya türkiye'den nüfus yağdırılması* ve türkiye askerinin adada tutulması açıkça işgaldir. adaya nüfus yağdırılmasının hiç bir akla mantığa uygun, sağlıklı açıklaması yoktur. adanın "türkleştirilmesi" için yapıldı diye düşünenleri kaale bile almıyorum.
ayrıca bilinmeyen ya da inkar edilen bir başka gerçek de barış harekatı sonucunda arkasında türkiye'nin gücünü hissedenlerin ya da bizzat türkiye'nin silahlı kuvvetlerinin savaştan kaçmaya çalışan rum halka ya da esirdüşmüş rum askerlerine yaptıklarıdır. toplu mezarlar, kayıplar, esir tutuldukları gemiden denize atılmalar, öldürülüp kuyulara atılmalar rumların başına sıkça gelmiştir. atilla olgaç'ın söyledikleri hayal ürünüydü belki ama ister inanın ister inanmayın çok daha çarpıcı gerçekler oldu bu adada. bu harekattan ve savaştan sayısız komutanın cebi doldu, ölülerin altın dişleri söküldü, altın yüzükleri çalındı, evler talan edildi, tarihi eserler kaçırıldı, maraş yağmalandı ve daha sayamadığım niceleri oldu. kıssadan hisse türkiye sadece adaya asker çıkarıp barış ortamı sağlayıp askerini geri çekmeliydi. adaya tecavüz etmeye hakkı yoktu ve yoktur.