80 lerde doğmuş olmaktır. taso oynayıp, barış manço'nun "ayı" şarkısıyla seni sıkıştıran sıra arkadaşına göndermelerin yapılmasıdır. şimdiki gibi sitelerde değil sokak ortalarında çift kale maç yapmak, topun yoldan geçen araba altında patlamasına şahit olmaktır. topun sahibi olup "ben yoksam top da yok" diyebilmektir. gecenin 2'sine kadar doya doya sokakta oyun oynayıp, karanlıkta saklambaç oynayabilme özgürlüğüne sahip olabilmektir. babanın yasaklarına; "istiyoorrummm baba!" şeklinde cevap vermektir. gece kaçamak tv'yi açtığında tutti frutti'e denk gelip gözlerinizi kapatmaya çalışmaktır. (gbkz:tetris)i yeni yeni keşfedip, süper mario'yla çıldırmaktır. çılgın bedişle büyümenin farkına varıp, oktay a aşık olmaktır. bizimkiler dizisiyle anlayamadığın nice espriye gülmek, kaygısızlarla o kadar çocuğun nasıl var olduğu hesabını yapmaya çalışmaktır.en önemlisi susam sokağının varlığından haberdar olup, okuma-yazmayı edi ile büdüsüyle, minik kuşuyla öğrenmek yani; birçok şeyi tv'den öğrenmektir.
kısaca; güzel, bir o kadar özlenen, kıymeti çok sonradan anlaşılan çocukluğu geride bırakmaktır.