iki hafta kadar bi aradan sonra yazarlık payesinin tekrar verildiğini görmek zaten yeterince etkilemişti de bir de şimdiki durumu görünce duygulanmamak elde değil. ne bilinçli, ne duyarlıymışız meğer. bravo arkadaşlar. özellikle de kampanyayı başlatan arkadaşı kutlamak isterim. yaklaşık bir buçuk saattir kararlılıkla sürdürdüğünüz bu eylemden dolayı hepinizi tebrik ediyorum. umarım gece yarısına kadar korursunuz bu tavrınızı da, moderasyon da düşünmeye başlar belki, "acaba bi yerde yanlış yapıyo muyuz sahiden?" diye. sanmıyorum, sadece umuyorum.
sadece bunları yazmak için gelmedim tabii bu başlığın altına. meydanı boş bulmuş da döşüyor gibi olmasın. az sayıda insan bilir zaten kimin nesi, neyin fesi olduğumu. bilmeyen arkadaşlar da eksiyi basıp okumadan gitmezlerse öğrenirler. basanın da canı sağolsun yahu. yemişim karmasını.
burada çoğunluk üniversiteli diye tahmin ediyorum. o yüzden de o çoğunluk üzerinden yazacağım. yani üniversiteli kimliği üzerinden. dünyanın hemen her yerinde üniversiteli gençlik, toplumun en dinamik kesimini tarif eder; düşünen, sorgulayan, muhalif kesimini. mesela ülkesi ekonomik açıdan sömürge altına alındığında; çocukları, üç beş petrol zengini karına daha fazla kar katsın diye başka bi ülkeye savaşmaya yollanmak istendiğinde; tek suçu dergi satmak olan yaşıtı bir genç işkencede can verdiğinde; emekçinin hakkından hiç olmadığı kadar arsızca çalan bir hükümete karşı sesini yükseltmek isteyenlerin kafasında cop patladığında... işte o zaman adaletsizliğe karşı sesidir ülkesinin. hep derler ya gençlik umudumuz diye. odur işte bu.
şuracıkta sergilediğiniz sağduyuyu, özeni başka alanlarda da görmek dileğiyle... eksileyin.