1 mayıs 2009

entry124 galeri
    123.
  1. bitip geçen ve yalnızca geriye düşülmeyen bir 1 mayıs olmuştur. taksim meydanına çıkılmıştır ancak gene de görüntü on binin altında solcunun kutlayabildiği bir 1 mayıs oldu. yazının uzun olmasından ötürü iki parçaya bölerekten yazacağım; zira ikisi birbirinden biraz farklı içerikteler.

    öncelikle 1 mayıs'ın siyasal içeriğinden başlayalım. kuşkusuz belirli bir tarihsel birikimi arkasına alan sol ve sendikal hareket bu 1 mayıs'ta işçi sınıfının sesinin çıkması için çaba harcamaya koyulmuştur. demokratlık-anti-demokratlık çizgisine hapsolmadan ilerleyebilecek bir 1 mayıs bugün için elzemdir. kapitalizmin ve dahası bütün dünyanın bir krizle çalkalandığı günümüz koşullarında ekonomik hak ve taleplerin siyasal bir iktidar bakış açısına çevrilmeden bu 1 mayıs geçemezdi. ancak nitekim bu 1 mayıs anti-demokratlık hadisesinine sıkıştırıldı ve alan tartışmaları içinde siyasal perspektif kayboldu. belirli bir tarihsel birikimi alan tüm ilerici güçler için bu bir kayıptır.

    nitekim bu kayba neden olan bir dizi nedeni sayacak olursak; sendikal ve sol hareketin örgütlü gücünü nasıl alana taşıyacağını bilmemesi, her yerellikte 1 mayıs'ın kutlanma isteği ve siyasal aklın kaybolmasıdır. ilkine değinirsek örgütsel gücün alana taşınamadığını gördük. görülen manzarada tam da sermayenin istediği görüntüler gözükmüş, devletin ve dahası akp'nin gerilim politikaları başarılı olmuştur. barikat kurmanın ciddi bir iş olduğunu bilmeyenler 1 mayıs'ın bir terör eylemiymiş gibi gösterilmesine su taşımışlardır. barikat kurmanın saksılarla olacağını sananlar varsa bundan 138 yıl önce paris'li işçilerin nasıl ve hangi koşullarda barikat kurduklarına bakmalılar. 30 kişilik grupların toplanarak çatışmasının bir anlamının olmadığı bir kez daha görülmüştür.

    1980 darbesini izleyen günlerde eylülizmin bir sonucu olarak çıkan "her yer 1 mayıs alanıdır." sloganı günümüz şartlarında geçerliliğini yitirmiştir. bir sembolün, dahası yasaklı bir meydanın geri kazanılması için tüm güçlerin buraya yığılması gerektiği gerçeğini unutanlar 1 mayıs'ın 23 nisan'daki gibi protokol bir kutlama olduğunu sanmaktalar. adeta bir komedi haline dönen her alanda 1 mayıs ısrarı solun ve sendikal hareketin güçsüzlüğünü göstermekten başka bir işe yaramamış, 1 mayıs'ın ileriye sıçratıcı bir etkisi olmamıştır. tek ve kitlesel 1 mayıs eğer zor geliyorsa bazı hareketlere, o zaman yapılacak en akıllı iş belli başlı merkezlerde(ankara, istanbul, izmir, adana ve tercihen diyarbakır olabilir) 1 mayıs kutlanabilirdi. her bölgede tek 1 mayıs'ın kutlanması en azından daha güçlü ve gür bir sesin çıkmasını sağlayabilirdi. ama 1 mayıs'ı bu biçimde görmeyenler eski solculuk günlerini anmak ya da 364 gün yatıp 1 gün mücadele etmek uğruna 1 mayıs'ı heba etmişlerdir.

    siyasal aklın kaybolması ise ilk başta sözü edilen anti-demokratlık hadisesi ile örgütsel gücün niteliğine denk düşmektedir. az önce belirtildiği gibi solun ciddi bir örgütsel sıkıntısı vardır. bu sıkıntı nicelik bazda değil; nitelik bazdadır. sadece taş atılması vs.. söz edilnmiyor burada. bir kortejin nasıl bir disiplinle ve soğukkanlılıkla oluşturulması gerektiğini dahi unutmaktadır sol. elbette bunda siyasal aklın zayıflaması da vardır. işçi sınıfının sermayeye karşı ayağını denk almasını söyleyeceği gün demokrasi tartışmalarına heba ediliyorsa orada dur demek gerekiyordu. nitekim denildi ve az da olsa işçi sınıfının sesi çıkabildi. ama kriz koşullarda yeteri kadar gür değildi. ama en azından kadıköy'Deki sınıf uzlaşmacısı, sarı sendikaların mitinginin işçi sınıfının sözü olarak sahaya yansımaması bir artıdır.

    şimdi de yazının ikinci kısmı olan noktaya geçecek olursak bu 1 mayıs'ta polisin aklanmasını gördük. ancak söz konusu aklanmayı televizyondan izleyenler ile alanda görülenlerin bambaşka olduğunu söyleyelim. kendi gördüklerimi aktarmak gerekirse polislerin uyguladığı şiddet bilerek televizyonlara yansıtılmamıştır çünkü televizyon muhabirlerinin görüntü alması engellenmiştir. gözümün önünde kendi vücudundan başka bir silahı olmayan bir gencin kafası kırılıncaya dek dövülmesi buradaki iki yüzlü bir takım çevrelerin bilmedikleri şeylerdir. eklemekte fayda var: söz konusu genç disk'e bağlı bir sendika üyesidir, gördüğüm kadarıyla elinde ne bir silah ne de başka bir şey vardır. ancak tek isteği korteje katılmak olan genç polisler tarafından zor kullanılarak susturulmuştur ara sokaklarda.

    bunun dışında bir takım başka görüntülerin çıkması, polisin bazı siyasal parti üyelerine işkence yapması bir takım çevrelerin bilmekedikleri şeylerdir. işin komik yanı çatışan gruplar kendilerini korumayı bilmişken, yalınayak gelenler ise dayak yemiştir. tabi ezberden konuşanlar, 1 mayıs'ı bir terör eylemi gibi görenler için bunların hiçbir geçerliliği yoktur. neden? çünkü ne söylersek söylensin, isterse işçiler oraya çıplak gelsinler ve dayak yesinler gene provakasyondan söz edilecektir.bu kişiler için tek geçerli yol sermayenin kölesi olmaktır. başka hiçbir yol mübah değildir. 5bin kişilik gösterinin ise sürekli olarak gaz bombası ve polis copuyla durdurulmaya çalışılması bu kişiler için doğaldır.

    işkembe-i kübradan sallamanın moda olduğu günümüzde bilginin de sefaletini görüyoruz. baştan yargıya varanların da ülkemizin en demokrat kesimleri olması söz konusu olan kavramın sefilliğini gözler önüne sermektedir. gerçekten bilgiyi edinmek isteyenleri ise bir dahaki sefere 1 mayıs'a bekliyoruz. eğer ellerinde zaman gazetesi ile gelirlerse polisin kendilerine bir şey yapmayacağını da hatırlatıyoruz. işçi sınıfının bayramının politik anlamını bir kez daha öğrenmiş olurlar böylece. bir bayramın ne kadar politik olduğunu görmeyenlerin belki gözleri açılır.
    2 ...