sustu içindeki, yorgun yüzündeki, düştü elindeki...
öldü bir melekti.
sen... sen... sen giderken
kalbim burda kalırken
ellerim sessiz, soğuk ve suskun öyle dururken
yalnızlık gittiğin yoldan bana geri gelirken
gözlerimden yaş yerine sessiz harfler damlarken...
sen... sen... sen giderken
ben... ben... ben kalırken
ayak seslerinle bütün camlar pencereler inerken
bir veda saçlarımdan tutup beni yerlerde sürüklerken
yüzünde ne acı ne keder sana son kez bakarken...
sen...sen... sen giderken
bir kalp burda kalırken
bir şehri bir tekmeyle benim üstüme yıkarken
bir dua dudaklarımdan düşüp paramparça olurken
sen... sen... sen giderken
ben... ben... ben kalırken
sustu içindeki yorgun yüzündeki düştü elindeki
öldü bir melekti...
yağmur gecenin karanlığını gökten söküp atarken
rüzgar vurup bulutlarınla beyaz şimşekler çakarken
uykusundan uyanmış çocuklar korkmuşlar ağlarlarken
içlerinden biri 'neden tanrı çok mu üzgün ki' derken
göç yollarında kuşlar kaybolmuş ölürlerken
bir deniz kıyısında bir adam hala onu sayıklarken
gökyüzüne açılmış eller birer birer kapanırken...
sen... sen... sen giderken
bir meleği öldürürken....
veda etmeden gidilmez çocuk
bu vedadan sayılmaz çocuk
bir melek ölürken
böyle sessiz durulmaz çocuk...
sustu içindeki yorgun yüzündeki düştü elindeki
öldü bir melekti...