1 mayıs

entry801 galeri video8
    154.
  1. emekçinin bayramı.

    şöyle genel bir gözlemle, neler denmiş sanal dünyada, dedim de hakikaten üzüldüm..
    1 mayıs 2009 tarihin semboluk günlerinden biri olacaktır. 32 yıllık bir özlemin giderilişidir çünkü. ama bu sanıldığı gibi "taksimsiz" işçi bayramının anlamsızlığşı ile ilgili değil, taksim gibi siyasetin sokakta yaşandığı günleri temsil eden bir alanda toplanmanın güzel bir mesajı olmasıdır. gün be gün bencilleşen siyasi anlayışı içinde, özellikle de sol için de "biz bilinci"nin tekrar oluşması için anahtar bir noktadır. bu kilidi açmak için, taksim ısrarından daha önce olan kitlesel bir kutlamadır tabi ki.. bu yüzden, bugün saat 12ye kadar 1 mayıs bir kez daha kaybedilmiş diye düşünülmüştü. 2007/08den farklı olmayacak, ara sokaklarda çatışmalar, taksimden ve verilmek istenen mesajtan uzak, hatta tam da tersi bir anlayışla varolan yargıları biraz daha destekleyecekti. (bugünki kazanıma rağmen hala "provaköter" diye adlandırılmışsa eylemci, başka türlüsünü nasıl olurdu tahmin etmek zor) partiler, ödp/tkp/emep, özellikle disk'e kızgındı çünkü. inatla taksim diyor, ama işçilerini, sendika çalışanlarının çok az bir kısmını hatta sadece istanbulu taksime getiriyor, diğer illerde başka programlar yapıyordu. bu yüzden her yıl, kalabalıklaşamayan gruplar biber gazı yiyip geri dönüyordu. disk'in alamadığı sorumluluk bu yıl iktidarın aldığı çekimser tutum sayesinde yenildi. buna sadece iktidarın siyasi taktiği denilebilir. tıpkı bir mayıs'ı tatil yapıp, pikniğe gidin demek gibi emeği anlamsızlaştırma çabası, bir mayıs öncesinde yapılan korkutma operasyonundan sonra taksime gelen bir kitleye dur demek zaten kıpırdanan muhalif yapıda büyük tepkiye yol açacaktır, iş bu bi eleştiri değil, tespittir. zaten karşı fikirden bir jest(?) beklemek veya bu durumu bu gözden değerlendirmek düpedüz saflık olurdu. ki iktidarın yapması gereken de budur. mantıklı, kimseyi germeyen çözümler üretmek.. hiç bir gün/alan anlamını kendi kendine yitirmez. işte disk'in (birazda şaşırtan) başarısı burdadır. bu bir mayısı önemsizleştirme çabasına direnerek, doğru anda gruplara ulaşarak kortej haline getirip taksime yürümesi, evet, kazanımdır! yaşanan çoşkuyla dalga geçmekse düpedüz çoşkunun öneminin farkında olmaktır. belki işçilerini yığmadı alana, ama uzlaşmacı yaklaşımı, bitirin dedikleri anda bitirmesi ve 32 yıl sonra taksimde olması, marmara otelden açılan pankart, uyandıracağı tepkiler için umut vericidir.
    sendikal başarı, krizin getirdiği elverişli muhalefet şartları ile birleşip işçilerde yaratacağı hareket; yarın için atılmış değerli bir adımdır..
    şimdi bu nokta da bir eleştiriye cevap vermek gerek, "neden orda işçiler değil öğrenciler var" sorusu.. çünkü amaç işçiler arası köprü oluşturabilmek, yok olan gruplar halinde hak arama bilincini yerleştirebilmek, emeğin yanında olup kalabalıklaşabilmek için! yani işten atılan bir işçinin, atıması tehlikesiyle karşı karşıya olan işçiye destek olabilmesini, dar gelirlinin daha dar gelirliyi ezmesine neden olan sömürü anlayışına okulları eğitimleri ile çözümler üretebilmesini, taşeronlaşmanın, yani günü kurtaran ağır iş koşullarının nedenlerini görüp okuyup işçinin yanında olarak daha iyi koşulların mümkün olduğunu anlatabilmek için!!
    ban bundan daha yeterli bir cevap yoktur gibi geliyor.. (sen okumuş etmiş sözlüksün son'um, böyle sığ yaklaşımlarla kırma kalbimi..)
    tabi konu bir mayıs'In siyasi içeriğinden açılmışken belitilmesi gerek en önemli nokta, bir mayıs'a nasıl samimiyet kazandırılır? yani bunu öğrencilerin kaldırım kırma günleri anlayışdan nasıl kurtarırız? sokaklara, alanlara çıkmak ilk adım ama siyasi içerikten önce ilgi çekmek, toplumsal bir duyarlılık oluşturabilmek için bu yıl yapılan çalışmalar diğerlerinden daha farklıydı. bence bugünki başarının bir nedendi budur. bu sene halaylarla, türkülerle yapılan çağrı geçen senelerdeki bildirilerden daha etkili olmuştur..
    halay, türkü demişken, diğer ülkelerde kutlanan bayramları feyz alıp bizde neden böylesi olmuyor eleştirisi bir nebze daha gerçekçidir. olmuyor, ilk neden şimdiye kadar dövüşerek dayanışma yollu gerginliktir. ikinci neden hak arayışının tepkisel olmasının zorunluluğudur. toplumsal bir tepki yokken bugün oraya çıkan dört bin kişiden, tuzlanın hesabını sormasını bekleyemeyiz örneğin. ama o dört bin, 2010da 10 bin olmasını, bir mayıs'ın "arkadaşlar, bu emeğin yanında olmaktır" söylemini gönülden destekleyecektir.
    ankara sıhhıye meydanından edinilen izlenim budur! taksim'in bir mayıs alanı olması, her yeri bir mayıs alanı yapmıştır. ankara'da aynı çoşku yaşanmıştır.. (biraz daha erken dağılsa da)
    bundan sorna görev, sosyalizmi, işi, emeği, sendikayı günümüz koşullarından bir kez daha sorgulamak, oluşan heyecanı kaybetmeden toplumsal çıkış noktalarını yakalayıp gerçekçi çözümcü bir hareket oluşturabilmektir!
    5 ...