Yani Başbuğ'un sandığı gibi Türkiye, alt etnik kimlikleri toparlayan bir isim değildir.
Türkiye adı bin yıldır bu coğrafyanın adıdır, çünkü bin yıldır burada Türkler yaşar ve burası da Türklerin ülkesidir!
Türkiye'de yaşayan halka da Türk halkı denilir, Türkiye halkı değil.
Aynı şekilde Almanya'da yaşayanlara Alman halkı denir Almanya halkı değil!
Türkiye'nin kültürel değerlerine Türk Kültürü, diline Türk dili denir.
insanına Türk insanı denir.
Hatta askerine Türk askeri, ordusuna Türk Ordusu denir!
Başbuğ omzundaki yıldıza bir baksa, Türkiye Silahlı Kuvvetleri'nin değil Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Başkomutanı olduğunu görecektir.
Demek ki dikkatli konuşmalıdır, çünkü Türk Silahlı Kuvvetleri adına konuşmaktadır, Türkiye Silahlı Kuvvetleri adına değil!
Peki Başbuğ'daki kafa karışıklığı nereden gelmektedir?
Son yıllarda Türk'ü etnik bir kimlik olarak tanımlama ve gösterme çabaları etkili olmuştur. insanlar Türk tanımlamasının dışlayıcı bir alt kimlik olduğuna inandırılmaktadır. Halbuki Türk, bu coğrafyada yaşayan tüm insanları kapsayan bir kimliktir.
Başbuğ'un dediği gibi bir isimdir ama eğer Türk'ü kullanmayalım, Türk milletini kullanalım derseniz yine yanlış yaparsınız. Mesela Almanya'da ve ingiltere'de, o devletler kendi halkını tanımlarken ingiliz derler, ingiliz milleti değil, Alman derler Alman milleti değil!
Zaten Alman milleti derseniz tam da Başbuğ'un dediği gibi sıfat olur isim olmaz!
Ama aynı şekilde Türk milleti derseniz sıfat olur.
Türk ise bu coğrafyada yaşayan halkın ismidir.
Teröristler de insan mı?
Başbuğ, bu konuşmayı Harp Akademileri'nde yapmış. Eğer o akademide öğrenci olsa, bu konuşmasıyla yalnızca sosyolojiden, siyaset biliminden ve tarihten değil, Türkçeden de kalırdı...
Ama en azından insanlıktan sınıfı geçmiştir!
Başbuğ yeni bir keşifte bulunmuştur, teröristlerin de neticede insan olduğunu ortaya koymuştur.
Bravo diyoruz!
Ama biraz düşünse Başbuğ, hayvanların zaten terörist olamayacağını bilir, mesela bir öküz eline silah alıp Türk devletini yıkmaya çalışacak değildi ya! Mantıken teröristin insan türüne dahil olması gerekir, biyolojik olarak tabii.
Ama biyolojik bir varlığın aynı zamanda o türe ait özellikleri de göstermesini beklersiniz. Yani bir insandan insanlık beklersiniz. Burada biyolojinin sınırları aşılır, etiğin, ahlakın sınırlarına girilir.
Terörist bu sınırları aşıyor mu aşmıyor mu, ona bakılır.
Mesela terör kardeş kavgası ise, bu insanca bir davranış mıdır?
Mesela terörist bebek öldürüp hâlâ insan kalabilir mi?
Bu hem ahlakın hem de ceza yasalarının sınırına girer.
Başbuğ terörist kriminal bir suçludur demektedir ki burada da yanılmaktadır.
Ne yani, teröristlik oto hırsızlığı gibi bir şey midir?
Ama Başbuğ bununla da yetinmemiş teröriste terörist bile dememektedir, konuşmasının bir yerinde terör örgütünden bahsederken şöyle demektedir: "... 40.000'e yakın personelini kaybetmiştir."
Yani neymiş, teröristler hem insanmış hem de personel!
O zaman PKK'ya SSK bir yazı gönderse bari de şu personelin sigorta primlerini de ödemesini istese!
Ama insanlığa dönersek, örneğin bir seri katil de neticede insandır.
Bir tecavüzcü de neticede insandır.
Başbuğ, kızına tecavüz edilen bir babaya tecavüzcü de neticede insandır diyebilir mi?
Peki binlerce evladını teröre şehit veren bir halka nasıl teröristler de neticede insandır diyebilir!
Başbuğ yine teröriste terörist demeden şunu da açıklamaktadır:
"Devlet, dağ kadrosunun örgütten ayrılmasını sağlayacak şekilde, mevcut yasal düzenlemelerin daha iyi şekilde uygulanabilmesini sağlamak için bazı değişiklikler yapmalıdır."
Yani PKK'ya af çıkarılmalıdır!
Başbuğ belki PKK'ya af isteyebilir, hatta kudreti vardır, bunu başarabilir de, ama bilmelidir ki o Genel Kurmay Başkanını ne kendi askeri ne milleti ne de tarih affeder.
isterse Osmanlı'nın son dönemindeki paşalara bir baksın...