nasıl mı? kent meydanı nın devasa (!) bir alışveriş merkezi olması, meydan değil de alışveriş merkezi olması, pek bir işlevinin olmaması vb.. nedenlerle değil.
meydandan dolmuşların şu an konuşlanmakta olduğu bölgeye doğru karşıya geçin.
olay zaten trafik ışıklarında başlamaktadır. şehrin ortası olmasına karşılık trafik lambasını ne yaya ne de sürücüler sallamaktadır. kırmızı ışıkta la goş la goş la goşş söylemleriyle karşıdan karşıya geçen yaya hayvanları, üç dakika beklememek adına çocuklarını dahi ölüme sürüklemekten çekinmeyen teyzeler, nnnnnnııskyyyymmmmm diye korna çalarak kırmızı ışıkta geçen sürücüler...
bir şekilde karşıya geçmeyi başardınız. şimdi dolmuşların hareket bölgesindesiniz. dat dat dat korna sesleri eşliğinde ovaakça-hipodrom-eskigaraj-terminal biyriinn nidalarıyla dolmuşlar ve şoförleri üstünüze üstünüze gelir. az sonra karşıya geçmeye hazırlanan yaya hayvanları bir omuz atar, sarsılırsınız. diğer lambayı kaçırmamak için insanlar hurra koşuşurlar.
bir kez daha karşıya geçtiniz. bu sefer bir sürü gereksiz seyyar satıcı ve dünyanın en gereksiz ürünlerini satan işportacılar karşınızdadır. nohut-pilavcılar, kimlik kaplama arabalarıyla tır tır tır gezen adamlar, elma armut satan zerzevatçılar.. hadi bunlar normaldir. bir de miüvv miüvv diye susmak bilmeyen kedi figürleri satan tipler, havaya atıldığında birbirine cır cır diye çarpan manyetik taşlar satan insanlar ve bunların türevleri vardır. bu gereksiz oyuncakların bir furyası vardır, her dönem başka bir oyuncak popüler olur ve genelde hepsi sinir bozucudur. işin ilginç yanı bu oyuncaklara tahammül etmek bile zorken, çocuğuna alıp oynatan tipler olmasıdır.
Ayrıca bu tarafta dikkat çeken diğer özellikler haraguruhedehödö gibi lisanlarla konuşan tiplerin bolca olması, dolmuşlardan arabesk müziklerin yükselmesi , agaaa, ayıktın mı azuhahaha tabanlı muhabbetleriyle kalabalığı yaran çakma tiki genç kolonilerinin cirit atmasıdır. bu ilginç populasyonun içinde kendinizi istanbul otogarına düşen emrah gibi hissedersiniz, siktiri çekip bir an evvel eve ulaşmak için insanüstü çabalar harcarsınız.
oysa ki metreler ötede klasik müzik eşliğinde dünya markalarından alışverişler yapabilirsiniz,bunu yaparken kendininzi matah bir şeymiş gibi hissedebilirsiniz. sinemada tüm dünya ülkeleriyle aynı anda vizyona giren filmleri izleyebilirsiniz, 7.5 lira toslayıp dünyaca ünlü aromalı kahvelerden tadabilirsiniz *, yürüyen merdivenlere biner, yürüyen merdivenlerden inersiniz.
biraz daha yukarı doğru çıkar, fomara, heykel gibi nispeten düzgün yerlerde takılırsınız.
o halde kent meydanı ndan, hatta kent meydanı nın önündeki o yoldan hayali bir ekvator çizgisi geçirirsek, yukarıda bir yarım küre, aşağıda bir yarım küre elde eder miyiz, ederiz. iki ayrı dünya ve iki ayrı iklim gibi, birbirinden öte ve bambaşka..