Hikamyemiz bir 1 mayıs gününde yaşanmıştır. Ne de olsa 1 mayıs deyince akla taksim, sosyalizm, olaylar ve polis devleti gelir.
2008 yılı bir mayıs'ında güneşli bir günle uyanmıştı herkes. Günün anlam ve önemi büyüktü çünkü, bugün 1 mayıs, işçi ve emekçinin bayramıydı. Hükümet, yine her zamanki tedbirleri almış ve bırakın taksime ulaşmayı sendikaları kendi kapısından bile dışarı çıkartmamıştı. 1 mayıs'ı kendi için önemli kılan herkes bir yasağı delmenin peşinde taksime ulaşmaya çalışıyordu. ikili, üçlü, beşli ve daha fazla kişiden oluşan gruplar halinde ara sokaklarda, ensede bir copla yol bulma kavgası yaşanıyordu. Tam yaklaşılmışken yeni bir barikatla karşılaşılıyor ve tekrar tekrar deneniyordu. Kısacası, bu arbedede kim kime, dum duma herkes polisten dayak yiyordu. Tutun ki, 1 mayıs'ından nefret edeninden, ona gönül veren ama eylemde bulunmayanından herkes aynı copun tadını alıyordu. Ve genizlerde biber gazının tahammül edilemez acısı ve nefes aldırmayan hissi kol geziyordu.
konuya mevzu bahis eylemci tüm çabalarına rağmen istediğini alamamıştı. Pes etmiş bir şekilde çevrede olan bitenlere bakıyordu. Tam o sırada, 1 mayıs ile ilişkisi olmayan, orta yaşlarda bir adamcağıza kendi yolunda giderken kendini bilmez bir polis tarafından bel bölgesine copla bir saldırıda bulunulmuştu. Adamcağız acı içinde ve korkarak sesini çıkarmadan oradan uzaklaşmanın çabası içindeydi. Çünkü, elindeki copla kendini tüm insanlığın efendisi sanan bu cehalet anıtı ilk fırsatta acımaksızın aynı darbeyi yine indirirdi. Eylemci kendini tutamadı ve;
- Sen ne yapıyorsun kardeşim?
diyerek polise çıkıştı. Bir an ne gibi bir belanın başına gelebileceğini düşünerek dediğinden pişman olmuştu. Olan olmuş ve polis kızgın ve hiddetli bir ifade ile;
- Ne yaptığımı sana da gösterim istersen.
dedi ve yönünü eylemciye çevirdi. Tam o sırada aklı başında bir polis eylemciye dönerek;
- Siktir git lan burdan. Belanı mı arıyorsun yavşak?
diyerek olası bir polis saldırısının önüne geçmişti. O an bu polis bir kahramandı onun için. Ancak, yaşananların psikoljik bozukluğu içerisinde kendine bu denli küfürlü çıkaşan bir polisin bile aklı başında olduğunu düşünmenin ne denli gurur kırıcı olduğunu farketti.