leonardo da vinci'nin hikayesinde anlatıldığı gibi, iyiyi ve kötüyü ayırt eden etmenler zaman, kişi, ahlak ve durumlardır. en basitinden bugün bizim için iyi olan şeyler birkaç sene sonra çok kötü olabilir. veya bizim töremizce, dinimizce hor görülen kötü adledilen şeyler başka inanışlar açısından baş tacı olabilir. yine başka bir durumda bize iyi niyetli gelen olayların temelinde çok farklı sebepler, etkenler yatabilir.
aslında işin tanımından ziyade olan yönü çok ilginç. şimdi günah keçisi ilan ederken insanları hiç gözünün yaşına bakmıyoruz ya, işte bunu sadece bizim çıkarlarımıza, bizim inanışlarımıza ve etiklerimize göre yapıyoruz. hemen örneğe geçelim; hayat kadınlarını 'kötü kadın' diye isimlendirirken hiçbir zaman gençlik hatalarını, başında akıl danışabilecekleri insan olmayışlarını, nasıl bir ortam içinde yaşadıklarını düşünmeyiz. ''yapmasaymış, iş mi yok, kolayına kaçıyo'' laflarını hemen doğrultuveririz. veya insanları sevemeyeceği, güvenemeyeceği, kin besleyeceği bir ortamda o zihniyetle yetişen bir insana ''e akıl var mantık var'' demek çok saçma kaçacaktır çünkü mantığı o yöndedir. bu yönde ilerleyince kötü veya iyinin olmadığı sonucuna varırız. bu konuda aslında en güzel yöntem doğaya bakmaktır belki de. yağmurlu soğuk bir hava kötü müdür mesela? veya bir aslanın ceylanı yemesi? onun dışında yavrularına yem götüren bir kuş iyi midir? sadece doğasal görevini yapıyodur. işte insanlar da doğasına göre, yaşadığı çevreden öğrendiklerine göre, ihtiyaçlarına göre hareket eder. iyi veya kötü yoktur kısacası.