sanıldığı kadar kolay olmayan durumdur.
ülkemizin yaşadığı arada kalmışlık doğu ile batı çıkmazı,tüm yurdun bireylerine yansıdığı gibi erkeklerede yansımaktadır.
bütün erkekler sanıldığı gibi vurdum duymaz değil aksine ülkemiz şartlarında kendini bulamamak,bulsa bile karşı cinse kendini ifade edicek şartları oluşturamamaktadır.
ülkemiz erkeklerinin onursuz olması,bulduğu deliğe sokma çabası gibi...
durumların oluşmasında kuşkusuz erkeklerin ve ataerkil toplum olmamızın payı önemlidir.
fakat 12 eylül apolitikasyonu kadın erkek demeden topluma top yekün bir değişime zorlamış bireyin varlığını anlamsız bir topmculuğa süreklemiştir.
işte bildiğimiz üretim ilişkileri çelişkileri bu konuya girmeden özetlemek istediğim yurdum kızlarının,yurdum erkekleri üzerinde bıraktığı etkiden söz etmek istiyorum.
öncelikle sevgi ve aşk yüzyılını artık geride bırakmış dünya toplulukları olarak ülkemiz üzerinde bulunan çelişkilere değinmek istiyorum.
yurdum erkeği bir ilişki kurmak istese karşına çıkan ekonomik ve kültürel çelişkileri geçtim, karşı cinsin yaratığı çelişkileri aktaralım,
türbanın üzerine peruk takan sapık bireye mi aşık olsun? yoksa özgürleşmek veya modernizm adı altında duygusuzca birliktelik yaşayan kızlara mı?hatta bunu da geçtim bakireliği koruyup her yola gelen kıza mı?
diceksiniz "bunda erkeklerin suçu yok mu kızları bu duruma getiren erkekler değil mi"
kuşkusuz bundan erkeklerin suçu büyük peki kızlar ne kadar suçsuz yada ne erkekte ne de kızda mı suç var?
bütün suç bu ilişkileri bize dayatan toplum değerleri mi?
bu çelişkilerin ana yumağını kim oluşturuyor...
sonuç olarak hem kadın hem erkek suçlu ve ne erkek ne kadın suçlu!