milyarlarca insan, aslında serf yerine konulduklarının farkında bile olmadan, yalan yanlış eğitim ve para sistemlerine maruz kalıp kendilerini entelektüel-cahil, yöneten-yönetilen diye ayırırken, üç kuruş sadakadan ibaret dünyalarını ve imkanlarını nasıl paylaşacaklarını tartışır ve bunun için savaşırken ve politika ve medya yoluyla yönlendirilip dünyadaki iki yalan realitenin fakirler için belirlenmiş olanı ile hayatlarını tanımlamaya çalışırken, iki yalan realitenin zenginler için belirlenmiş olanı ile yaşayan ve varlıklarını diğer insanlara bildirmeye bile gerek duymayan o creme de la creme de la creme azınlığın, o devlet başkanlarının ve dolar milyarderlerinin bile ayakçılığını yaptığı, dünyaya maddeten sahip olan kesimin liderliğini yapan tiptir bu.
bu yazıyı okuduğunuz şu an itibariyle böyle bir adamın var olduğunu açıklayalım önce. zaman gelir ölür, yerine başkası geçer ama her zaman dünyanın kralı vardır. aksi bir durum gerçekleşirse entry'yi editler bildiririm.* bu adam dünyanın neresinde olduğunu tam olarak bilmediğim ve kolay kolay da bilemeyeceğim bir yerinde, doğayla içiçe olan malikânesinde yaşamaktadır, özel hayatında asla teknolojik aletler kullanmaz, tamamen doğal yollardan beslenir, koruma kavramının sınırlarını zorlayan hayvani bir koruma sistemine ve ordusuna sahiptir, hayatını bağ bahçe işleriyle uğraşmakla geçirir. arda kalan zamanlarında da dünyanın durumuna dair kendisini bilgilendiren adamlarına verdiği talimatlarla gezegendeki insan toplumunu yönetir. tüm o katakulli çevirme teknikleriyle dünya ekonomisine yön veren parasal sistemler, bozukluk yiyip banknot sıçan bankalar, devasa firmalar, tröstler, ulusal hazineler ve hatta devletlerin üst düzey politik kadroları dahi, korkunç servet sahibi bu adamın neredeyse mutlak kâr anlamına gelen şahsi güvencesini alabilmek adına mevcut varlıklarını ve hatta halklarını ve anayasalarını bile ateşe atmayı göze almış halde sırada beklerler.
bu adam dünyanın tanrısı değildir elbet, rezil ve fani bir kuldur. ancak dünyanın çoğunun tanrı bellediği paranın ve bu anlamda da dünyanın sahibidir. söylemesi çok kolay değil mi? dünyanın sahibi olmak... nedir dünyanın sahibi olmak peki? kısa bir uyandırma servisi kıvamında açıklayayım bu durumu, dünyanın sahibinin "bazı" hizmetçilerini sıralayarak:
kapitalizm ve emperyalizm denilen şey bu adamın evinde beslediği kedi gibidir dersek yanılmış olmayız. bütün bunların yanında geçmişteki sosyalist ülkeler, birleşik devletler, dünyanın her yerindeki mafyalar, emperyalizme karşı savaşıp kazandığı iddia edilen liderler*, afrika'nın her köşesinde biten eli silahlı lavuk grupları, vatikan, israil, avrupa birliği, iran, kuzey kore, maddi varlıkları bağlamında gülen cemaati, anlı şanlı gandhi vs. isteyerek veya istemeyerek ama bir şekilde mutlaka bu adama büyük hizmetleri dokunmuşlardandır.
bu adamın öyle devasa bir komployu gerçekleştirecek, mutlak gizliliğe sahip milyonlarca beyni yıkanmış casustan oluşan kadroları, organizasyonları yoktur. sistem öyle çalışmaz. bu adamın "para"sı vardır. bu adam para sisteminin sahibidir. öyle bir serveti vardır ki, piyasada dönen her para mutlaka onun hanesine kâr olarak yazılır günün sonunda. dolayısıyla bu adam nasıl bunu yaptı diye etrafta casuslar, hainler aramak yersizdir. dünyada para denen şey var oldukça, sistem bir adamı mutlaka dünyanın kralı yapacaktır eninde sonunda. marksistlerin haklı olduğu nokta, paranın kaldırılmasının gerekliliği fikriydi bu bağlamda. ancak marksistlerin haksız olduğu nokta da aynı fikirdi. çünkü insan, mevcut varoluşu üzere var oldukça sen banknotları yırtsan da, sikkeleri eritsen de, maddi paylaşımın lisanı olan para denen "kavram" yok olmayacaktır. bunun adı dünya'dır.
dünyanın kralının mali durumunu, başka bir yönden de şu şekilde açıklayalım, bu adamın kâr etmesi demek, dünyada mevcut maddi kaynaklar içerisinde sahip olduğu payı arttırması demek değildir. çünkü bu adam o kaynakların zaten sahibidir, bu adam dünyanın sahibidir. bu adamın kâr etmesi, ekonominin büyümesi demektir. daha fazla üretim ve "esasen daha fazla tüketim" oluyorsa dünyada, bu adam kâr ediyordur. tüketimin artması amacıyla üretim tarzının ve teknolojisinin geliştirilmesi gereklidir. teknolojinin gelişimi ise bilimsel çalışmaların etkili şekilde finanse edilmesiyle mümkün olur. bu yüzden dünyanın kralının egemenliğini belirginleştirmeye başladığı zamanları görmek istiyorsanız teknolojinin sıradışı gelişim gösterdiği zamanlara bakabilirsiniz.
***
Hz. Ömer* hücre-i saadete girdi ve iki Cihan Efendisi'ni* bir hasır üzerinde yatıyor gördü. Rikkate geldi ve ağladı. Allah Rasûlü* niçin ağladığını sorunca da şöyle cevap verdi:
"Rum kayserleri, iran kisraları kuş tüyünden yataklarda yatarken, sen Allah Rasûlü olduğun halde böyle hasır üstünde yatıyorsun, işte buna ağlıyorum."
Bunun üzerine Allah Rasûlü* şu ölümsüz ifadeleriyle meseleyi izah etti:
"istemez misin Ya Ömer! Dünya onların âhiret de bizim olsun!"
...
işte bu adam, dünyanın kralı, ihtimaldir ki "onlar" diye anılanların başıdır. servetlerinde gözümüz yok, onların olsun.