aslında destan olarak değerlendirilmemesi gereken bir halk hikayesidir . bunu bu yazılanları küçümsemek için değil bazı kavramları , sembolleri ve hikayenin dinamiklerine bakarak yorumlayabiliriz .
bu düşüncemi savunmamın öncelikli donlerinden ilki, destandaki kahramanlar tip özellikleri göstermesidir .
yazılı ürünlerde tip özelliği gösteren kahramanlar sadece bir özelliği ile ön plana çıkarlar . mesela oğuz kağan destan'ındaki oğuz kağan tipi sadece kahramnalık , kurtarıcılık gibi diğer yapıtlarda karşımıza çıkacak özellikleri ile varoluşunu sergiler .
oysaki hikayelerde yer alan kahramanlar duyguları , düşünceleri , hayalleri , umutsuzlukları , kırgınlıkları ... gibi sadece o karaktere özgü özellikleriyle yapıtlarda var olur ve karakter özellikleri gösterir . bu söylediklerimden şöyle bir yargı çıkarabiliriz :
destanlardaki kahramanlar sürekli tip özelliği göstermektedir . ancak bu demek değilki hikayelerde tip özelliği gösteren kahramanlar yoktur . elbetteki hikayelerde de tip özelliği gösteren kahramanlar vardır ; ancak destanlarda karakter özelliği gösteren kahramanlar yoktur .
bu değerlendirmelerin ışığında mum u zin eserindeki kahramanlar tip özelliği değil karakter özelliği göstermektedir . bu anlatıda mem ile zin in bütün duyguları , hissiyatları , arzuları işlenmiştir . bu da bu anlatının bir destan değil halk hikayesi olduğu görüşümü doğrular niteliktedir . ayrıca bilindiği gibi destanlar bir toplumun yaşamını derinden etkileyen olayları konu edinir .
peki bu anlatıya niçin destan deme ihyacı duyulmuştur ? * *
çünkü destanlar sözlü edebi dönemin ilk ve en önemli edebi unsurlarıdır . çünkü sözlü edebiyattan yazılı edebiyata geçiş sürecinde destanlar yerini halk hikayelerine bırakmışlardır .
işte bu iki edebi türün biribirinin devamı olması sebebiyle bi iki tür biribirine çok karıştırılmıştır ve mavzu bahis halk hikayesinde de bu yanlış yorumlar , adlandırmalar aslında büyük bir karışıklığa sebebiyet vermektedir .
buraya kadar bahsettiğim ve açıklamaya çalıştığım şeyler halk hikayesi ile destan türünün biçimsel ve tür özellikleriyle alakalıdır . bunun yanında mem ile zin anlatısının halk hikayesi olduğu görüşünü destekler nitelikte bir başka görüşüm daha bulunmaktadır . o da mem ile zin anlatısının tahir ile zühre halk hikayesine yapıca olan benzerliğidir .
çok iddalı bi laf oldu kabul ediyorum ama en nihayetinde bu benim görüşüm , tespitimdir ve yanlış yapabilme olasılığım elbette yüksektir ama doğruyu da söyleyebilirim dimi .
lafı fazla uzatmadan değerlendirmelerimi sizinle paylaşayım . öncelikle karakter tahlillerinden başlayabiliriz :
erkek karakterler :
tahir : babası dönemin veziri olduğu hikayede anlatılmaktadır . kendisi zühreyi canı pahasına seven bir karakterdir . ve hikayenin sonunda zühre için hayatını vermiştir .
mem : yine dönemin önde gelen birisinin oğludur . zin i ölesiye sevmiştir . *