sınıf başkanıysanız, listeye ismini yazdığınız tiplerden "susarsam silcen mi" "bak uslu duruyorum silsene" "silmezsen döverim bak" gibi tehditler almanız kaçınılmazdır. fakat bu tehditlerin sonunda iyice sinir olursunuz, basarsınız çarpıları ismin yanına. hafiften yalvartmak istersiniz, "bak hoca gelicek nooolur sil" yalvarışlarını duyup hafiften sırıtırsınız, silgiyi çarpıların yanına götürüp siler gibi yapıp silmezsiniz, iyice kudurtursunuz. ama sonra yine de üzülüp silersiniz.
yanına bir de uslular listesi yaparsınız tam sınıfın kızlarına layık. bu listeyi gördükleri andan itibaren hepsi kolları bağlar, suratları olabilecek en masum ifadeye sokup bir bekleyiş moduna geçerler. bir iki kızı yazarsınız, diğerleri rahatsızlıkla yerlerinde kıpırdanmaya başlar, "bizi de yazsana" der gibi. 9 isim yazarsınız, ama listenin sınırı vardır, 10 kişi yazmanız lazımdır, hoca böyle demiştir. hocanın sesi yavaş yavaş duyulurken 10. olmak isteyen tüm kızlar "yaa beni yaz bak 10 dakikadır konuşmadım" gibilerinden söylenmeye başlarlar, normaldir, bizim hoca uslular listesindekileri çok severdi çünkü. 10. kızı son dakikada seçip hemen ekleyiverirsiniz listeye, bu durumla 10 dakikadır kolları bağlı olarak oturmaya çalışan kızlar birden çirkefleşir, "ben de çok usluydum yazmadı hocam" diye bağrınmaya başlarlar. hocadan fırçayı da siz yersiniz.
şimdi salakça geliyor, fakat o zamanlar en büyük eğlencelerden ve hayatın nadir streslerinden biriydi çoğumuz için...