hani bazen söylediğiniz sözler sizlere anlamsız gelmeye başlar ya,
işte öyle birşey bu konu da benim için.
çok fazla şey söyledim bu konular üzerine, söylemeye de devam edeceğim.
kendimi 'abiler' gibi hissediyorum, doğru bildikleri olgu üzerine doğru gidiyorlar,
kendilerinden hiç şüpheleri yok, doğruları dogmaları olmuş,
benim onlarda farkım ise 'gerçekler doğrularımdır'.
kullandığımız/tükettiğimiz herbir şeyin bile ne işe yaradığını biliyoruz,
bildiğimizi sanıyoruz, en azıdan üzerinde düşünmesek bile,
bu herzaman böyledir.
tüketilen herşeyin talebi vardır, talep ise ihtiyaçtan kaynaklanır.
işte vardığımız noktada din bir ihtiyaçtır,
yaratılan talebe karşı peygamberler çıkarak dinleri arz etmişlerdir.
trend ve moda kavramları açıklamalarımda bana yardımcı olacak kavramlardır.
eğilimler belli dönemlerde insanların tercihlerini gösterir,
mesela günümüze göre yetersiz bir teknolojik yenilik olan telgraflar,
bugün piyasadan nerdeyse tamamen kalmıştır,
yani tüketici,
artık telgraf kullanmamakta, bu sebepten dolayı telgraflar piyasadan silinmektedir.
demem o ki,
bireyler 21.yüzyılda halen dine ihtiyaç duyuyorlarsa,
yeterli gelişme (teknolojik, bilimsel, monoton tüketim) sağlanamamış demektir.
insanlar halen akıllarını uyuşturmak,
ölüm korkusuyla mücadele etmek için dini kullanıyorlar.
biliçsel evrim yeteri kadar gelişir, insanlar korkularını gerçeklerle değiştirirse,
işte o zaman din kavramı da silinip gidecektir.