20.
-
dolce vita adlı enfes bir şiiri var:
dilsiz kristal kadehte oluşan
esrarengiz tınıdan tanıyorum seni
cebindeki silahı sirius'ten gelen
bir ışıkla değiştiriyorsun
amore
ölü yıldızların gölgeleri gözlerinde
kapatıyorsun onları
kara gözlüklerle
fırtınalı kimlikler yaşıyor yalnız
yerin altını ve üstünü
ve bize olanlar ilgilendirmiyor başkasını
hiçbir insanın bir odası
yok mu
kalıcı bir taştan yapılmış
gerçek bir ülkesi, bir insanı
yok mu
amore
gözlerimi sana çevirdiğim zaman
bir buğu sarıyor onları
görmüyormuş gibi yapıyorum ama
imkansızlıklar yaratıyor aşkları
ve şimdi artık...ardında
yalnızca bir gölge...dolce vita...
denizlerin önünden giden dolce vita
güvertesinde beyaz giysilerin
dansettiği bir gemi
benden çok uzaklara
götürmek istiyor artık seni...
seni bırakıyorum semender ellerimle
seni bırakıyorum
seni bırakıyorum
duvarlarda kurutulan anemon ellerimle
içimdeki sulara
içimdeki sazlıklara
içimdeki bataklıklara
seni bırakıyorum
seni bırakıyorum kendine kapanmış
kollarımın anarşik güzelliğiyle
içimdeki yosun yeşili sulara
içimdeki siyah ışığa
seni bırakıyorum
seni yatıracağım ellerimde
bir ıhlamur yaprağı gibi
seni yatıracağım göğüslerimde
menekşeler gibi
seni yatıracağım gözlerimde
bir yağmur suyu gibi...