ahlak kavramı, toplumlara göre değişkenlik gösteren, insan yaşamını düzenleyici, toplumla uyum içinde bulunma ve merkezinde insan esası olan ögelerden oluşur. ahlak kavramı kültürel, sosyo ekonomik ve hatta coğrafi şartlara göre bile değişkenlikler gösterebilir. çünkü toplumların içinde bulundukları koşular neticesinde insan esası gereği bazen bazı ögelerin meşrulaştırılması ya da gayri meşru sayılması zorunlu hale gelebilir.
ahlak insani bir vasıftır. bu sebeple ahlak kuralları insanların algılayış biçimleri çerçevesinde, ortak paydada birleşilerek oluşturulmuş genele şamil ögelerdir.
ahlakın merkezinde insan ve insanilik bulunur dedik. işte din de tıpkı ahlak gibi insan yaşamını düzenleyici ve yaşanılır kılan bir ögedir. yani dinlerin temelinde de insan esası vardır. yani din ahlakı destekler. fakat dinle ahlak aynı şey değildir.
bir kimse hem dindar hem de ahlaksız olabildiği gibi, öteki bir kimse de ahlaklı ama dinsiz bir insan olabilir.
ayrıca dinsiz ahlak olmaz sözüne örnek olarak, sokakta sevişen insanları göstermek de oldukça saçma. çünkü ben katoliklikte sokak ortasında sevişmek şartının bulunmadığını biliyorum.
ayrıca dinsiz ahlak olmaz demek semavi dinlerdeki insan tanımına da aykırı bir oksimoronu doğuruyor. çünkü semavi dinlerde insan kendisini idare edemiyecek kadar aciz bir varlık olarak değil, aksine akli melekelerini kullanabilen kendi kararlarını kendi alabilmeye muktedir olan, irade sahibi bir varlık olarak tanımlanıyor ve bu özelliği ile de meleklerden ayrılıyor. hatta insanın kimi zaman bu özelliği nedeni ile meleklerden daha üstün bir varlık olabileceği işaret ediliyor.