düz bir adamın modern sanata bakışı

entry35 galeri
    20.
  1. 2. yüksek lisans dönemi ile tekrardan başlayan değerlendirmelerdir..

    modern sanat tarihi adlı derste 'video-art' gördük geçen gün.. bir çocuk sunum yaptı.. sunumda 'chop' denen bir teknik gösteriliyordu.. çeşitli filmlerden parçalar kesilip, ikişer saniye gösterilerek yeni bir bakış açısı oluşturuluyordu post-post-modern sanata.. oluşturuluyordu ki dalmışım.. gözlerimi açtığımda sevgili profesörümüz marcus'un anne şefkatiyle üzerimi montuyla örttüğünü gördüm.. bu sefer tahtada gözlüklü ve sıkıcı sesli bir herif kendi yaptığı bir video-art klibini gösteriyordu.. ekranda sadece siyah bir arka plan ve birden beliren ten rengi lekeler vardı.. 100 saniye kadar bu sanat darbecisi görüntüleri kaşlarımı bi bok anlıyormuş gibi çatarak izlediysem de doğama karşı gelemezdim.. biraz daha gömüldüm montun içine..

    ***

    bunların hepsi gerçek hikayelerdir.. ama en feci sanat tecrübemi geçen sene yaşadım.. benim kız kardeş bu tarz alengirli artın manyağı.. bir tiyatro oyunu varmış.. kuzeniyle gitçekmiş ama kız ekmiş bunu, bana salça oldu.. doğumgnü vasıtasyla aldım iki bileti, beraber gittik.. oyun fransız bir tiyatrocunun tek kişilik gösterisi şeklinde.. eleştirmenlerden iyi not almış..

    ne kadar kötü olabilir ki değil mi yani?

    oyunun fransça çıkmasını geçtim.. oyunun manasızlığını, konusuzluğunu, fransız karının susmak bilmeyen cırtlak sesini geçtim.. alakasız sahneleri birbirlerine anlamlı bir biçimde bağlamaya çalışırken öldürdüğüm beyin hücrelerimi geçtim.. saatlerinizi 90 dakika ileri alın dostlarım..
    oyunun sonları gelmiş artık.. ben hiperaktif bir sanat düşmanı olarak o daracık koltukta mal karının tekini izleye izleye 23'ümde ecelimden öleceğim resmen.. hırsımdan titriyorum.. şarkı söylemesine izin verilmeyen volkan konak gibiyim.. bişiler yapmam lazım..
    tam o sırada sahnedeki tiyatrocu, nedenini hala bilmediğim bir şekilde bir kutudan renkli renkli eşarplar saçmaya başladı havaya.. bunu yaparken de hoplayıp zıplayarak dans etmeye, hatta fransça bir de türkü çığırmaya başladı..

    sahneyi gözünüzün önüne getirin.. kısa sarı saçlı bir fransız şarkı söyleyerek ve zıplayarak dairesel bazda havaya renkli eşarplar atıyor.. dayanamazdım.. dayanamadım..

    ''aashaushauhauahushaushausa..''

    dedim..

    başta yanımda oturan kardeşim olmak üzere bir kaç sinirli kaş gördüm bana bakan.. ama artık baraj açılmıştı.. sahnedeki kadın zıplayadursun, ben gülmemi kesemiyordum. işin kötüsü sağ tarafımda benden cesaret alan başka post-modern tiyatro mağdurları da kahkaha atmaya başlamıştı.. resmen liseye dönmüştüm.. dudağımı ısırıyor, elimi çimdikliyordum gülmemek için ama yandan benimle aynı hareketleri yapan bir kader yoldaşının yanlışlıkla dudaklarının arasından koyverdiği ''hıımpspshh'' efekti patlamama yetiyordu bir daha..

    herkesin siniri bolzuldu.. bütün salon ya gülüyor ya kızıyordu.. ortalık kalkan kaşlar ve ''hıımppshh''layan dudaklarla doluydu..

    resmen kadının tek kişilik oyununu piç etmiştik.. ama onun buna aldırdığı yoktu..

    hala mavi eşarplar fırlatıyordu havaya dans ederek.. bu tepkiye idmanlı olduğu her halinden belliydi.. o düz bir adam değildi.. entelektüel bir kadındı, tiyatrocuydu.. allah da onu güldürsün..
    7 ...