öncelikle eğlenceli bir zirve idi. buradan organizatör arkadaşlara teşekkürü bir borç bilirim.
efendim yine yeni yeniden bir istanbul zirvesi olmasın ki biz de tesrif etmeyelim. dogru tahmin ettiginiz gibi ben de oradaydım. öncelikle öğlenin köründe bulustugumuz cok kastim 29 karakter rumuza , hedesini arayan hodo, rapsodik kişileri ile bir güzel karnımızı doyurduk. akabinde ve detayında hayatında ilk kez tabu oynayan rapsodik patetesini hedesini arayan hodo'nun takımına vererek cok kastim 29 karakter rumuza kardeşim ile muthiş bir galibiyetin mümessili olduk. *
tabu sırasında çok garip diyaloglar da çıkmadı degil hani. ama sevgili rapsodik kişisini zirvede fazlası ile rezil ettigimiz için buradan da rencide etmek istemiyorum. *
neyse efenim zirveye dogru yola çıktık tabiki biz bu tabu olayı bitince. o aralar biz zirvenin büyük yıldızı soffy kişisi ile kartal penchesi'ni almaya gittik. sonra baktım burger'in önünde soffy kişisi. lan dedim bu mu meshur soffy ? bırak lan dedim, bizi kandırmışlar lan dedim! hemen r yaptım kartal penchesi ile muhabbete daldım. o arada soffy'yi unuttuk tabi.
sonra gittik zirve mekanına oturduk aga gibi köseye tabi. sonra slywitch geldi yanımıza oturdu, benim kuzen zaten yanımızda, sonra bar bi anda dolmaya başladı. uzaktan uzaktan da milleti kesmiyor degildim. baktım kösede bir ekip oturmus anaa bi baktım bizim yobazlar orda. hepsine uzaktan opucuk yolladım. sonra 10 dk ya geliyorum kanka diyerek ektim o kısmı. tabiki tüm bu anlarda benim telefon afedersiniz kerhane telefonu gibi surekli çalmakta idi. hatta o aralar tanışma serefine nail oldugum iremim ile meydanbenim bile bu durumdan rahatsız oldular. *
sonra carriye roxalina, por que por quein ve kardeş roxalina tesrif ettiler. o sırada goremedigim bir makara koptu o kısımda. kıcı ile dagları deviren bir yazarımız ortalıgı refresher gölüne çevirdi. buradan isim verip rencide etmek istemiyorum baş harfi p. *
sonra baktım uzaklarda bir kızıl kıyamet kopuyor. muhabbeti ile çeken bir güç var. sordum kimdir diye? tanıyanlar içimdeki deniz dediler. bir ara gittim, geldim bu gidip utanmadan benden önce yazar bile olmayan kuzenimle tanışmış. selam ettim ve aforizmamı bırakarak oradan uzaklaştım. sağ olsun güzel sohbet idi. ama opeth beklemez.
o masa etrafında juve , kelkeshoze ve propetofhell insanları ile de tanışma fırsatı bulduk. allahım nasil mutlu bir gündü. durmadan tanışıyor ve msn'de sohbet ettigim adamları reelde görme fırsatı buluyordum. her gelen insan yeni gelene nazire yapacasına kaliteli ve esprili cıkıyordu. ama beni durduran bir şey vardi. evet evet cep telefonum! lanet olsun içimdeki cep telefonu sevgisine deyip kim aradıysa sert bir ses tonu ile telefonumu acıyordum. bir saipsiz bir junior arayip taciz ettiler ve o sıra dua ettim "allahım ne olur bunlar birbirini bulsunlar" diye. rabbim yüzümüze güldü de sarmaş-dolaş buldum onları. tabiki o sırada telefon yine durmuyordu. uludag sozluk fiş sponsorum sew7 hattaydı bu sefer; " melancım geldim ben kapının önündeyim içeri girmeyelim fişleri vereyim sen git" dedi. "kurban olurum" diyip fişleri aldım ve tek taraftan operek oradan uzaklastım. * o sırada uludag sozluk ekibinde bir fiş seferberligi başlattım. herkes cüzdanlarından fiş cıkarıp bana vermeye çalışıyordu. allahım nasil bir izdiham, nasil bir curcuna. bir kişiyi görevlendirip insanları sıraya soktum ve fişleri kuyruk usuluyle topladım. eee bir devlet ya bilimle , ya zulümle demişler... biz bilim gormedik dicem ama allah taş yapar! *
o arada mulayim geldi. parıltı röpdeşambırı ile göz kamaştırıyordu. insanlarda bir hürmet belirtisi kopageldi. sonra beni aşağıya çekti "böyle böyle melancım" dedi. dedim "tamam abi, işaretledim onları, bitti onlar!". "tamam kocum" dedi ve nefes alma şansı tanıdı bana. *
sonra bir baktım sakızzz oturdu köşe mekanımıza. bir cici, bir cici ki sormayın gitsin. fakat çekindiğimiz emo pozlarından yeterli tadı alamadık bu sefer. bir patateslik vardı ama ben de çözemedim. ama gözlük nefis!
sonra yanıma bir cisim yanaştı. gemiciymiş, limanla kavgalı isyankar kaptan mıymış neymiş? "yok melan sapkan cok guzel", "yok bana bu sapkayı verenin kırk yıl kölesi olurum" efendime söyliyim "yok kırk yıllık yogurtcuyum böyle kase görmedim" * gibisinden bir harici samimiyet doğdu. * ben de kırmayım dedim cocugu herkese söyledigim yalanı söyleyip * " vallahi koleksiyondan canım ya, söz gorursem aynını sana da alırım" dedim.
sonra bir ara fc öküztopu'nun emektar topcuları ugradı, arkasından fc ihtiyar heyeti'nin delikanlı yakısıklıları... hepsini söyle silme geçtim. köşede 10 dk sonra geliyorum kanka diyip sattıgım sultanfirardasennerdesin kişisi ile muhabbete daldım o bicim. adamın hayatı kaymış haberimiz yok! tekrardan çok çok geçmiş olsun dedim kardeşime.
ben de götünde kurt olan insan misali oradan oraya hiç durmadan seyahat ettim durdum. ardı sıra bir yemek yedik ve akabinde bir midye sefası.
saatler 22.35'i gösterdiginde, evden akşam ezanı ile annesi çağıran çocuk misali herkesleri opup eve gittim. biliyordum ki 23.00 civarında balkabagına dönüşecektim ve o kabak bana patlayacaktı. neyse ki ucuz atlattık.