tren garı

entry10 galeri
    3.
  1. ayrılıktır büyütür, sidik kokusunun bastırdığı dumanın altında ise "yabancılaşmadır" göbek adı.

    bugün değil ama zamanın hiç olmayacak, hiç çekilmeyecek bir noktasında sen de ordaydın, bense köşede sigara içip öylesine laf olsun diye veya sadece birisi bunu yapmalı, ne olursa olsun birisi bunu devam ettirmeli diye 'yere bakarak dertlenen' eflatun atkılı kişiydim, fark etmedin beni.

    edebiyat, tren garında büyüyen koca bir dünyaymış, yolda aklına gelenlermiş.. geçtik artık bunları di mi? bütün melankoliyi yitirdik. hiçbir şey yaşayamadığını ve hiçbir şey de olmayacağını düşünürken haklıydın, şiir yazılacak zamanlar da geçti, eskiden olsa ama, taşardık, hatırlıyorsun di mi, ne çok taşar, ne çok düşünür, ne çok sancır ve ne çok severdik..

    tren garı artık sadece boş bir suskunluk, "paslanmış metal kokusunun arasından siyah beyaz bir fotoğraf gibi insan yüzleri düşüyordu" diye betimlemelerde bulunmayacağım, neyini anlatayim, ikimiz de ordaydık ya, gördük işte, bir şey olmadı, hiç kimse gelmedi ve ayrılabilinecek hiç kimse kalmamıştı bile.

    lafı biraz uzattım, rol yapmayalım, ikimizin de hayatını anlatmaya kalksak bile bu kadar satır etmez, bu kadar satıra değmez.. ama sadece, bir gece yarısı evinden kaçarak tren garında istanbul'a gidecek ilk treni beklerken oracıkta ölüp kalan rus yazarın davasını devam ettirecek hemen hemen hiç kimse kalmadı, bunu bil istedim, bunu bağırmak için geldim.

    her şey daha önce yaşanmıştı ve yeniden yaşanacak, uykuya yattığında, baygın düşündüğünde hepsi yeniden yaşanacak; hiçbir şeyin değişmemesinin sıkıntısı daha da büyüyecek ve ben orada beklemeye devam edeceğim.

    son tren de gardan ayrılana dek. bütün yaslar ve yağmalar için oturup bekleyeceğim.
    4 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük