sevgilim tahir olmak da ayıp olmak değil, zühre olmak da. hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil. bütün iş, bütün iş tahir ile zühre olabilmekte. yani yürekte, yürekte... mesela bir barikatta dövüşerek. mesela kuzey kutbunu keşfe giderken. mesela denerken damarlarında bir serumu... ölmek ayıp olur mu? olmaaz... sevgilim tahir olmak da ayıp değil, zühre olmak da. hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil! bütün iş, bütün iş tahir ile zühre olabilmekte. yani yürekte! yürekte sevgilim... yürekte. seversin dünyayı dolu dizgin. ama o bunun farkında değildir. ayrılmak istemezsin ondan. ama o senden ayrılacak. yani sen elmayı seviyorsun diye elmanın seni sevmesi şart mı? değil. tahir zühreyi sevmeseydi artık, yahut hiç sevmeseydi. tahir ne kaybederdi tahirliğinden? tahir olmak da ayıp olmak değil, zühre olmak da. hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil. bütün iş, bütün iş tahir ile zühre olabilmekte. yani yürekte, yürekte gülüm. yürekte... yürekte. hoşgeldin kadınım, hoşgeldin kadınım. yorulmuşsundur, nasıl etsem de yıkasam ayacıklarını? ne gül suyum ne gümüş leğenim var... susamışsındır sevgilim, buzlu şerbetim yok ki ikram edeyim... acıkmışsındır, sana beyaz, keten örtülü sofralar kuramam. memleket gibi esir ve yoksuldur odam. hoşgeldin kadınım, kadınım hoşgeldin, hoşgeldin gülüm... ayağını bastın odama, kırk yıllık beton çayır çimen şimdi. kurban olduğum güldün! güldün, güller açıldı penceremin demirlerinde. ağladın, avuçlarıma döküldü inciler. gönlüm gibi zengin, hürriyet gibi aydınlık oldu odam. hoşgeldin kadınım. hoşgeldin kadınım. hoşgeldin kadınım. hoşgeldin sevgilim, hoşgeldin...