bir yabancı gibi
bir yabancıydık sanki şehrin kaldırımında o soğuk ocak ayında,
bir yabancı gibi baktık birbirimize yüzlerimiz tanıyordu gerçi ifadeleri,
bir yabancı gibi tuttuk ellerimizi, avuçlarımız birbirine aşina hatta üşümesine de,
bir yabancı gibi öptüm seni, nefeslerimiz şehrin kirlilik sinyali veren havsında bir başka şehirdi.
şimdi bir yabancı gibi ayrıldığımız o kaldırımdayım yine soğuk ve yine ocak ayı
şimdi bir yabancı gibi bakıyorum şehrime zaten bu bünye yabancı sensiz bu şehre
şimdi bir yabancı gibi ağlıyorum çünki gözyaşlarım yabancı bu sensiz gözlere
ve kaldırım taşlarına yazıyorum gözyaşlarımla sensizliğimi,
ben ağlıyorum, şehir ağlıyor ben susyorum şehir hala ağlıyor.