sözün sahibi gelir ağlarım. yaşlandık yorulduk. zamanında çok savaş verdik. didindik arkadaşlarımız öldü genç yaşta...
toprağa verdik onları cocuklar yetim kaldı...
bize şerefsiz dediler adi dediler dünya malı içinde zevki sefa ederken kirli paralarıyla adamlar tutup üzerlerimize saldırdılar. villarinda alemler yapıyorlardı.
neden allah ım neden derdik kızardık isyan ederdik genç yaşımızda. kan emen vampirleri mutlu sanırdık...
ama bu sözü duyunca hüngür hüngür ağladık...
inanmasan da bu söze saygı duysan ne olurdu be kardeşim.
Hz Ömer, sessizce,dinlenmekte olduğu odaya girer. Bir an çevresine göz gezdirir. Tavana asılmış kuru deri parçası, bir torbanın içinde bir kaç kg. arpa,duvara dayalı bir kaç ağaç yaprağı ve yerde Hz. muhammed'in üzerinde uyumakta olduğu hurma lifinden örülmüşkaba bir hasır. Bu manzara karşısında ağlamaya başlayan Hz. Ömer'in hıçkırıkları O'nu uyandırır. Kalkınca hasırın vücudunda iz yaptığını,kan oturduğunu gören Hz. Ömer ise omuzları sarsıla sarsıla ağlamaya başlar. Hz. Muhammed hayretle sorar:
-Ey Hattab oğlu! Niçin ağlıyorsun?
-"Ey allah'ın elçisi! iranlılar imparatorlarını saraylarda yaşatırken, Bizanslılar Kayserlerini lüks ve ihtişama boğmuşken sen ki allah'ın elçisi ,izin versen de,biz de seni... Maksat anlaşılmıştır, Allah'ın elçisi,gelecekteki halifesinin sözünü hüzünlü bir tebessüm,tatlı bir el işaretiyle keser ve "Bu dünya hayatı sadece bir eğlence ve oyundan ibarettir. Ahiret yurduna gelince,işte asıl hayat odur. Keşke bilmiş olsalardı "(ankebut 64) ayetini okuduktan sonra ekler.