* her ne kadar birileri bilim ayağına yatıp uğraştığını söylese de gün gibi aşikar, tuzu kuru zengin hobilerinden bir tanesidir. Fena halde kıskandığımı da belirteyim buracıkta.
öyle midir bilmiyorum lakin, aklıma şöyle bir tablo geliyor.
Dağ başında (şehir ışıklarından uzak) bir yere kapağı atmışız. Artık çadır mı kurduk, baraka mı bilmiyorum. Yalnız her türlü alet edevatımız var. Baştan dedik ya zenginiz diye. Misal, çay değil neskafe içiyoruz. Muhtemelen cigaralarımız da Camel marka. Oradan çağrışım yapabileceği gibi aracımız da cip.
Tam teşekkül alet edevatımızı kurmuşuz, atmosferden öte tarafa geçmişiz, yıldızdı gezegendi ne görürsek basıyoruz deklanşöre. Dünya şeyimizde değil. Elektrik faturası ne gelecekmiş, kredi kartı patlamışmış aklımızın ucuna bile gelmiyor. Çok çok ekipte kız varsa beni kesiyor mu acep diye düşünürüz ki o da insanoğlunun uzayda da dünyada da değişmeyecek bir özelliği zaten.
Neyse baba sultan lafı uzattık, gökyüzü fotoğrafçısı değilim, ne olduğunu da bilmiyorum. Bana sanki, sadece fotoğrafçılık değilmiş gibi geliyor. Aklında olsun da dandik 2 megapiksellik makineyi yukarı kaldırıp, gökyüzü fotoğrafçısıyım ayağına yatma diye uyaralım dedik.
