bu devirde para büyük ihtiyaç..
emre belözoğlu paraya muhtaç..
alex'le dost ol, tümer'le arkadaş..
ananı da sat emre yavaş yavaş..
şeklinde bir tezahürat duydu bugün galatasaray'lı küçük hagi.. ''hoş değil tabi'' diyemeyeceğim şimdi ben de avaz avaz bağırdım.. peki ben futbol maçında küfredilenler için kullanılan karakter betimlemelerine uyan bir tip miyim, pek sayılmaz.. ama bu hayal kırıklığının başka bir biçimde çıkmasını da emre dahil kimse bekleyemezdi zaten..
ben zaten hiçbir zaman futbolun, basketbolun vs.. dostluk kardeşlik şarkıları içinde geçmesini önemsemem hatta ve hatta belli sınırlarda tasvip etmem.. eğer ki senin takım arkadaşına yumruk atıldıysa, gidip ayırmayacaksın, sen de yumruk atanı indireceksin.. takım arkadaşın kardeşindir çünkü.. benim mantalitem bu, belki de spordan geldiğim için, sizi bilmem..
işte bunun içindir ki sabri sarıoğlu'ndan nefret etmeme rağmen bu gee kanım ısındı ona.. kendisini itip kakabileceğini sanan bu herife koydu omzu gönderdi reklam panolarına.. geri adım atmadı, neden atacakmış.. abisi mabisi yok oranın, aile meclisi değil saha.. emre istediği küfrü edecek, omzu atacak sabri duracak öyle mi.. değil öyle, durmadı zaten.. helal olsun sabri..
neyse, tanımlayalım.. bir avuç fenerli kendisini tribüne çağırdığında gitmeyen, gidemeyen orada bile korkaklığını karaktersizliğini gözümüze sokan, herif..