fenerbahçe galatasaray derbisi

entry89 galeri
    3.
  1. bu entarinin dikildiği dönemde, bu ikisi ezeli düşmanlar olarak tanımlanır ama bilen bilir ki biri olmadan diğeri; ı-ıh...
    * * * *
    ____

    Cimbom sarı lacivert formayla!

    Büyük düşmanlıklar dostlukla başlar... Fenerbahçe'nin kurucularından Galip Bey ile Kadıköylü Ali Sami Bey'in dostluğundan haberdar mısınız? Ya Galatasaray'ın ilk maçına sarı-lacivert formayla çıktığından? işte Fenerbahçe-Galatasaray ezeli rekabetinin şaşırtan öyküsü...

    Bu akşam dünyanın sayılı derbilerinden biri olarak gösterilen Galatasaray-Fenerbahçe maçı oynanacak. Yüzyıllık rekabetin hemen her mücadelesinde yaşandığı gibi yine büyük bir heyecan dalgası tüm toplumu saracak. Ancak maalesef giderek sportif ruhundan uzaklaşan Fenerbahçe-Galatasaray rekabeti, kural tanımaz bir düşmanlığa, arsız bir nefrete dönüştü. Ezeli rakibinin Avrupa Kupası maçlarında yabancı takımı desteklemek artık olağan sayılıyor, kendi sahasında ağırladığı yüzyıllık rakibinin seyircisinin başına idrar dolu torba atmak 'sağlam bir taraftarlık gösterisi' kabul ediliyor.

    Kadıköy'deki maçlara 'camsız' otobüslerle gelmeyi tercih eden Galatasaraylılar yarı bellerine kadar aşağıya sarkıyor, elleriyle boğazdan bir kesme işareti yapıp Fenerlilere ölüm fermanı biçiyor. Veya Fenerli bir cengaver Ali Sami Yen'in önünde Galatasaraylı topluluğa cihat komandosu nidasıyla bağırıp döner bıçağı elinde, dalıyor...
    Bütün bu dehşet tablosunda küfür nispeten kabullenilir oldu. Saracoğlu'nda oynanan bir derbide Hasan Şaş'ın Fener tribünlerine yaptığı ricaya bakar mısınız:

    -Küfür edin ama başıma bir şey atmayın. Başımda saç yok, canım çok acıyor!

    Oysa yaşı 50'yi geçmiş olanlar, Fener-G.Saray maçlarını her iki taraftarın da tribünlerde bir arada seyrettiği günler olarak hatırlıyor. Birbirini kızdıran sevimli şakalarla, neşe içindeki tribünler ve Lefter'in çalımlarını, Metin'in uçarak attığı kafa gollerini halen ballandıra ballandıra anlatan futbolun gerçek izleyicileri...

    60'ların ortalarında keşfedilen 'Fincanı taştan oyarlar' türküsü belki de ilk küfürlü tribün tezahüratı olmuştu ama o da maç kazanıldıktan ve rakip takım boynu bükük stattan çıkarken söyleniyordu. Şimdi Middlesbrough'da oynayan o zamanki FB'li Tuncay'ın yeniden gündeme getirdiği 'Bir Baba Hindi' ise Galatasaray'ın efsane amigosu Karıncaezmez Şevki'nin icadı olmasa da onunla popülerleşmişti.

    Şimdi bu sevimli ortak tarihten habersiz on binlerce genç, kendilerini ait hissettikleri taraftar kimliklerine ölümüne yapışıyor ve sosyal hayatta var oluşlarını rakiplerinin yok olmasına bağlayarak öfke kusuyorlar. Peki ne oldu da 1930'larda büyük bir coşku ve samimi bir heyecanla kutlanan 'Fenerbahçe-Galatasaray Bayramları' yerini nefret dolu bu düşmanlığa bıraktı? Ne oldu da Fenerlilerin Kadıköy'ün seller içindeki halini görüp Galatasaraylılara 'Bugün saha çok çamur, sizin de sakat ve hastalarınız var, dilerseniz maçı tehir edelim' teklifi, yerini sahayı ıslatalım yağmurda sakatlık çok olsun anlayışına bıraktı?..

    Galatasaray'a ismini Kadıköylüler verdi

    GALATASARAY'IN kurucusu Ali Sami Yen, Fenerbahçe'nin kalbi Kadıköy'de, Caddebostan'da büyümüştür. Babası edebiyatçı Şemsettin Sami'nin Caddebostan'daki konağı ilk evidir. Altıyol Çilek Sokak ilk oyun alanıdır. Daha sonra Galatasaray'ın kurucuları olacak Asım Tevfik, Cevdet ve Reşat gibi Kadıköylü gençler de aynı zamanda Mekteb-i Sultani'nin (şimdiki Galatasaray Lisesi) öğrencileridir.
    ilk maçlarına Kadıköy Kuşdili çayırında çıkmışlar ve büyük beğeni toplamışlardır. Kadıköylü futbol meraklılarının bu gençleri elleri patlarcasına alkışlarken haykırdıkları slogan kurulacak kulübün de ismi olacaktır: 'Yaşayın Galata Sarayı'nın Efendileri!'

    Yani Galatasaray'a ismini Kadıköylüler vermişti.

    Genelde Fenerbahçeli yetiştirmesi ile ünlü, bir tür Fenerbahçe'nin Mekteb-i Sultanisi sayılan Saint-Joseph ise 1857'de kurulmuş bir Fransız lisesidir. Ancak Saint-Joseph'in ilk yerleşim yeri Galatasaray'ın kalbi sayılan Beyoğlu'dur. 1870'deki büyük Beyoğlu yangınından sonra Kadıköy'e taşınmıştır.

    Fenerbahçe'nin kurucuları arasında yer alan Galip Kulaksızoğlu, Galatasaray Lisesi'nde tahsil hayatına başlamış, futbolcu olarak Galatasaray takımında yer aldıktan sonra Saint-Joseph Lisesi'ne geçmişti. Daha sonra da Fenerbahçe'nin kuruluşunda yer almış ve uzun yıllar başkaptanlığını yapmıştı. Bir rivayete göre Ali Sami Bey, Galip Kulaksızoğlu'nu bir kenara çekmiş ve 'Hep Rum ve Ermeni takımlarıyla maç yapıyoruz, bir başka kulüp kursak da kendi aramızda maç yapsak' diye Fenerbahçe'nin kuruluşunu Galip Bey'den istemiştir.

    Bugün bile Galatasaray'ın kongre delegelerinin yüzde 60'ının Kadıköy'de oturması ilginç değil mi? Eski Başkan Özhan Bey 'Neden Fenerbahçe'deki Galatasaray tesislerine Kalamış tesislerimiz diyorsunuz' sorusunu 'Tapuda öyle yazıyor!' diye geçiştirse de, Galatasaraylıların birçoğu aslen Kadıköylüdür.

    Aslan sarı lacivert

    GALATASARAY'IN 1906'daki ilk lig maçına hangi renk formayla çıktığını öğrenmek ister misiniz? Sarı-Lacivert!
    Şaşıracağınız başka bilgiler de var. 1912'de Galatasaray ve Fenerbahçe birleşip Türk milli takımı gibi bir kulüp kurmak üzere Osmanlı Milli Olimpiyat Komitesi'ne dilekçe vermişler. Beynelmilel Olimpiyat Cemiyeti Memalik-i Osmaniye Şubesi Riyaseti'ne verilen tüzükte 'Yabancılara karşı spor aleminde milli varlığımızdan bir eser göstermek emeliyle şehrimizde 1912 senesi futbol mevsiminin başlangıcından itibaren Türk Futbol Kulübü adı altında ve Osmanlı fertlerinden meydana gelen bir kulüp kurmak istiyoruz' demişler. Kulübün forması beyaz gömlek üzerine sol göğüste kırmızı bir yıldız olmuş. Galatasaray adına Ali Sami Bey ile Fenerbahçe adına Hulusi Bey'in kuruluş senedini imza ettiği kulübün kuruluşu, Olimpiyatların yeni gerçekleşmiş olduğu gerekçesiyle kabul edilmemiş. Fenerbahçe ile Galatasaray'ın tek kulüp olarak devam etmeleri son anda mümkün olmamış...

    Olimpiyat ruhu içinde 'Galatasaray-Fenerbahçe Bayramları' düzenlenmeye başlanmış. ilki 25 Mayıs 1913'te düzenlenen bu bayramlarda, önce kaptanlar Atatürk büstüne çelenk koyuyormuş, sonra tüm branşlardaki sporcular ve yöneticiler bando eşliğinde geçit yapıyormuş. Atletizm müsabakalarına geçilir, final futbolla yapılırmış. ilerleyen yıllarda bayrama voleybol, cirit ve güreş de ilave edilmiş. 1951 yılına kadar da bu bayram devam etmiş.

    Şükrü Saracoğlu Stadı'nın Fenerbahçe'ye zamanın hükümeti tarafından armağan edildiği iddia edilir. Öncelikle düzeltelim: Fenerbahçe o stadı 9 bin reşat altını karşılığı 10 yıl taksitle almıştır. Galatasaray'ın da Kuruçeşme'deki adayı almasında paradan çok Demokrat Partili Sadık Giz'in büyük rolü olduğunu da belirtelim... (Gürkan HACIR - Akşam)

    http://w9.gazetevatan.com...rt_formayla/232793/5/Spor
    *
    (bkz: fenerbahce galatasaray dostluğu ebedidir)
    (bkz: fenerbahce galatasaray kardesligi)
    4 ...