aşağıda ki enfes yazıyı yazmış, " türbanlı kızın mini eteği, laik çocuğun sokakta öpüşme özgürlüğü" gibi dandik ve ilgisiz başlıklar açan, anket meraklısı yazarların sevmediği yazar.. biriniz de altına imzanızı atmayın bu yazıya.. eksileyin.. ama içinizden "vallaha benim aklıma geldiydi la böyle yazmak" diyeceksiniz aşağıda ki yazıyı okuduğunuzda.. kimseyi takım tutar gibi tutmadı portakalll.. günahını söyledi, sevabını yazdı .. 5 sayfa entry var hemen hepsini okudum.. kadının cinsel hayatından girip, çetin altanla ilgili yaşamına, faşizan olgularına kadar yazmışsınız.. televoleci yazardan ne beklenir ..
Bir dünya düşünün ki çocuklar, arabası;baba; olana baba diyor.
>Büyüyünce akıllanmıyor, bisküvi yiyince astronot olup uzaya gidiyor.
>
>Delikanlılık döneminde kraker ısırınca, komşu kıza göbek attırıyor.
>
>Zaten daldırma çayla kız tavlıyor, kahve içerken de âşık oluyor. Ama
>ne kadar aptal olursa olsun, kız sürdüğü kokuya vurgun! Onu terk
>edemiyor.
>
>Fakat kablolu televizyonu yoksa ve Amerikan dizisindeki;artizin&;
>sütyen rengini bilemezse, abazan kalıyor...
>
>Mecburen, sakalını traş ettiği jiletin içinden çıkan robot kızla
>idare ediyor.
>
>Sonunda ne sürdüğü parfüm, ne traş losyonu, ama lipofize kahvesinin
>saldığı kimyasal fındık kokusu sayesinde bir kıza yamanıyor.
>
>
>***
>
>Kavga mı edecekler? Daha keskin olamayan cep telefonlarıyla
>birbirlerinin üstünü başına parçalayarak dövüşüyorlar.
>
>Zarar yok! Toplu tarifeden cep telefonuyla gece gündüz ucuza konuşup
>barışıyorlar.
>
>Arabalarına benzin doldururken, eşek arısı kılıklı kız öyle çok çip
>para veriyor ki, bedava yaşayacaklarına inanıp evleniyorlar.
>
>Evlenmeye karar vermelerinde tabii mobilyada ;eskiyi getir yeniyi
>götür; kampanyasının, Seda Sayan;ın şakıdığı halıların, bir türlü
>hızlanamamasına karşın Mazhar gitar tıngırdattıkça temizlenen
>internetin de etkisi var.
>
>Hanım da kendi kendine dolan buzdolabı, sofrayı toplayan bulaşık
>makinesi, kocasının televizyon gibi seyrettiği sessiz çamaşır
>makinesiyle mutlu olabiliyor, zaten. Lekeleri soğuk suda çıkaracak
>deterjanı buldu mu, tamam. Bir de içine makineyi kireçten koruyacak
>tableti koyduysa, ver eline buharlı ütüyü, değme keyfine.
>
>Bey dersen, kuru fasulyenin içindeki üç beş fazla sucuk halkasına
>kaynanayla kaynatayı bile çekmeye hazır.
>
>Zaten koku sürmediği, traş olmadığı ve sucuk yemediği zamanlar, maç
>seyrederek mutlu, gol atılınca orgazm oluyor daha çok.
>
>iki maç arasında ayağa uygun bir kredi bulup çocuk yaparlarsa,
>yavrunun istikbali tabii ki kredi hesabında.
>
>
>***
>
>Çocuğun bakımı da pek kolay; bağlıyorsun altına peti, şarkı söyleyip
>dans ediyor. Ancak çişini söylemeye hiç niyeti yok: Litrelerce işese
>de kuru kaldığından, poposunda bir paketle dolaşmaktan hiç rahatsız
>değil!
>
>Bir şekilde büyüyüp gurbete mi gitti? Bu sefer evinizde bal arısı
>kılıklı çocuklar beslemeye başlıyorsunuz, sizi cep telefonuyla
>özlediğiniz yavrularınıza bağlıyor, hatta bazen ingiltere;den bile
>getirip kavuşturuyorlar.
>
>Ve Türkiye böyle yaşayıp gidiyor, sayın seyirciler!
>
>
>***
>
>Yoksa sizin yaşamınız reklamlardaki gibi değil mi?
>
>Nasıl yaşıyorsunuz peki? Reklamlardan sonra başlayan dizideki gibi
>mi? Hangi oyuncuya âşıksınız, hangi hikâye sizin hayatınız, hangisi
>sizsiniz o dizilerdeki?
>
>Belki de cehalet yarışmalarını, kim daha talk salak şovlarını,
>lahmacun kralının ince kıyılmış soğan esprilerini, mutasyona uğramış
>hadım evladının müzik otoriteliğini seyredip gülüyorsunuzdur, kah
>kah.
>
>Oysa siz yaşarken ekran tefecilerine borçlandığınız hayali bir
>dünyada, gerçek dünyada bir çocuk, taş doldurduğu sırt çantasıyla
>denize atıyor kendisini, cennet vaadinin peşinde. Hocalar, kızların
>içindeki cini çıkarmak için uçkur çözüyor. Atatürk ve rasyonel
>mantık okul kitaplarından çıkarılıyor, isviçre dağlarının kızı Heidi
>romanındaki büyükanne hidayete erip tesettüre giriyor, 5 bin imam
>hatip de yargıçlığa ve savcılığa hazırlanıyor, zaten.
>
>Siz reklamlardaki Türkiye;yi borçlanarak yakalamaya ve ödünç
>yaşamaya çalışırken satın alamayacağınız mutlulukları,
>çocuklarınızın çocuklarına ödetilecek dış borç yükleniyor sırtınıza.
>
>Türkiye din diktatörlüğüne kayıyor, sattılar sizi, sattılar kadın
>erkek eşitliğini, laikliği, hukuk devletini. Ne gam?
>
>Reklamlardaki Türkiye;de Atatürk hâlâ yaşayıp bahçelerden gül
>derlediği ve siz de televizyon karşısında Ayşe Teyze;nin cipslerini
>atıştırdığınız sürece...
>
>Selamünaleyküm Türkiya!
>
>Esselamünaleyküm ve tayyibullah!
edith: yazının eksik olduğunu fark ettim .. bir internet sitesinden almıştım.. eksikmiş.. şimdi kendi arşivimde ki dosyadan kopyalayıp koydum yazıyı .. tamam bu şekilde ..