"hepimiz olmuştuk bir ara 1. sınıf" dediğim hadisedir.
üniversiteye başladığımız ilk gün, birkaç arkadaşla tanıştım, sonra koridorda oturuyoruz, ders mers yok tabi, hocalaran gelen yok giden yok, sonra panoda gözümüze bir yazı ilişti: "bugün yapılacak üniversitemizin akademik yılı açılış törenine tüm öğrencilerimizin katılması gerekmektedir" okuduk, ilk tepkimiz "ne demek lan gerekmektedir", "orada yoklamamı alacaklar acaba" oldu, tereddüt ettik, gidelim mi gitmeyelim mi derken, "hadi dedik gidelim, hem ortamı * görürüz hem ortamı * görürüz" dedik.
Gittik, hiç kimsenin umrunda değiliz, koşuşturma, telaş, oturduk bir yere(açılış spor salonunda yapılıyordu, en ücra pek kimsenin kolayca fark edemeyeceği yere oturduk), ne yoklama alan vaaar ne de soran var "siz kimsiniz" diye, ortamı kesiyoruz kız mız var mı diye, ortam hep akademisyenlerden ve görevlilerden oluşuyor, öğrenci pek rastlamadık *, neyse efendim sonra tören başladı, saygı duruşu, istiklal marşı, rektörün konuşması falan sonra geleneksel akademik yılı açılış dersi, tıp fakültesinden çıktı bir profesör anlatacak, insan vucudundaki bilmemene hücresinin rolü gibi birşeydi, o zaman aklımız başımıza geldi "ulan kimsenin bizi iplediği yok, orada otursak ne yazar kalkıp gitsek ne yazar, hadi asalım bu dersi" dedik, hep beraber zengin kalkışı yapıp çıktık *, anladık ki akademik yıl açılış törenlerine bizlerin gitmesi gerekmiyormuş, o "gerekmektedir" yazısı oraya süs olsun diye yazılmış, üniversitede ilk öğrendiğimiz şey buydu...