satranç argosu

entry11 galeri
    1.
  1. sülale boyu beynel: atın aynı anda üçden fazla taşa basması durumu. aile boyu beynel'in bir boy üstü.
    filit: fil
    karanfil: siyah karede bulunan fil, siyah fil.
    dön baba tekkesi: hamlesini geri almaya (~dönmeye) çalışan oyuncuya karşı başarıyla kullanılan "burası dön baba tekkesi değil" repliğinde bahsi geçen tekke.
    bir taşın hangarda durması: taşarı geliştirememiş olmak, gelişim geriliği, (iç-bkz: bir alt madde)
    mavi tuna: atların gidebileceği (oradan oraya zıplayabileceği) pek çok uygun kare bulunan konum, bir vals.
    ("siyahın atları hangarda duruyor ama beyazın atları mavi tuna valsi yapıyor" kahraman olgaç)
    -sulanmak: (bir taşı) tehdit etmek.
    - çakmak: feda yapmak
    - geçirmek: feda yapmak
    Satranç sanatını icra ederken fazla heyecanlanılınıp adrenalinin dışa vurulması esnasında söylenen ifadelerdir .
    - vurmak: feda yapmak
    - (bir taşı) oturmak: yerinden kaldırılamayacak biçimde bir taşı bir kareye oynamak.
    - sarkmak: 1. (kale için) yedinci yataya inmek 2. bir taşı tehdit etmek.
    - yatmak: bilerek kaybetmek.
    - vererek oynamak: çok saldırgan ve materyel üstünlüğünden ziyade, taktik konum yaratmaya yönelik oynamak
    zımbalamak/ zımba atmak: rakibi yenmek.
    zımbalanmak/ zımba yemek: kötü yenilmek.
    dökmek: oyunu kaybetmek
    keklik: zayıf rakip
    kuş: zayıf oyuncu
    kahve hücumu: merkezi bağlayarak, kanatlardan yapılan er saldırısı, pawn storm.
    kahve oyuncusu: hayatı boyunca bir satranç kitabının kapağını açmamış, kendini kahvede oynadığı oyunlardan edindiği deneyimlerle yetiştirmiş satranççı, satrancın naif ressamı.
    klüp oyuncusu: kahve oyuncusunun bir model üstü; bir-iki tane de olsa kitap karıştırmış, dünya şampiyonlarının oyunlarını ezbere bilen, ancak bu noktanın pek ilerisine gidememiş satranççı.
    kabız olmak: oynayacak hamle bulamamak.
    çarpara (hamlesi): ilk bakışta görülemeyen kuvvetli hamle. (ayrıca karşılaştırın: briç terimi olarak swing)
    aksi suratlı filler: ters renkli filler.
    olmuşları toplamak: oyunsonunda, rakibin kopuk erlerini teker teker düşürmek.
    "badem olmak" (bir taşın "badem olması"): taşın düşmesi. briç argosundan ödünç alınmıştır. "bade olmak" şekline kullanıldığı da duyulmuştur.
    makaraya girmek: arka arkaya yenilmek
    değirmen: genellikle at vezir ikilisiyle, "bir at şahı-bir açarak şah" şeklinde kendini gösteren, atın her değişik tarafa açılmasında başka bir taş toplanan durum.
    bordello varyantı: turnuvayı sıfır puanla bitirmek, önüne gelenin üstünüzden geçmesi.
    tango varyantı: kazanç konum. "terkeeet! bundan sonrası tango varyantı."
    sülale boyu beynel: atın aynı anda üçden fazla taşa basması durumu. aile boyu beynel'in bir boy üstü.
    filit: fil
    karanfil: siyah karede bulunan fil, siyah fil.
    dön baba tekkesi: hamlesini geri almaya (~dönmeye) çalışan oyuncuya karşı başarıyla kullanılan "burası dön baba tekkesi değil" repliğinde bahsi geçen tekke.
    bir taşın hangarda durması: taşarı geliştirememiş olmak, gelişim geriliği, (iç-bkz: bir alt madde)
    mavi tuna: atların gidebileceği (oradan oraya zıplayabileceği) pek çok uygun kare bulunan konum, bir vals.
    ("siyahın atları hangarda duruyor ama beyazın atları mavi tuna valsi yapıyor" kahraman olgaç)

    örnekler ekşi sözlükten alınmışıtır .
    7 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük