sülale boyu beynel: atın aynı anda üçden fazla taşa basması durumu. aile boyu beynel'in bir boy üstü.
filit: fil
karanfil: siyah karede bulunan fil, siyah fil.
dön baba tekkesi: hamlesini geri almaya (~dönmeye) çalışan oyuncuya karşı başarıyla kullanılan "burası dön baba tekkesi değil" repliğinde bahsi geçen tekke.
bir taşın hangarda durması: taşarı geliştirememiş olmak, gelişim geriliği, (iç-bkz: bir alt madde)
mavi tuna: atların gidebileceği (oradan oraya zıplayabileceği) pek çok uygun kare bulunan konum, bir vals.
("siyahın atları hangarda duruyor ama beyazın atları mavi tuna valsi yapıyor" kahraman olgaç)
-sulanmak: (bir taşı) tehdit etmek.
- çakmak: feda yapmak
- geçirmek: feda yapmak
Satranç sanatını icra ederken fazla heyecanlanılınıp adrenalinin dışa vurulması esnasında söylenen ifadelerdir .
- vurmak: feda yapmak
- (bir taşı) oturmak: yerinden kaldırılamayacak biçimde bir taşı bir kareye oynamak.
- sarkmak: 1. (kale için) yedinci yataya inmek 2. bir taşı tehdit etmek.
- yatmak: bilerek kaybetmek.
- vererek oynamak: çok saldırgan ve materyel üstünlüğünden ziyade, taktik konum yaratmaya yönelik oynamak
zımbalamak/ zımba atmak: rakibi yenmek.
zımbalanmak/ zımba yemek: kötü yenilmek.
dökmek: oyunu kaybetmek
keklik: zayıf rakip
kuş: zayıf oyuncu
kahve hücumu: merkezi bağlayarak, kanatlardan yapılan er saldırısı, pawn storm.
kahve oyuncusu: hayatı boyunca bir satranç kitabının kapağını açmamış, kendini kahvede oynadığı oyunlardan edindiği deneyimlerle yetiştirmiş satranççı, satrancın naif ressamı.
klüp oyuncusu: kahve oyuncusunun bir model üstü; bir-iki tane de olsa kitap karıştırmış, dünya şampiyonlarının oyunlarını ezbere bilen, ancak bu noktanın pek ilerisine gidememiş satranççı.
kabız olmak: oynayacak hamle bulamamak.
çarpara (hamlesi): ilk bakışta görülemeyen kuvvetli hamle. (ayrıca karşılaştırın: briç terimi olarak swing)
aksi suratlı filler: ters renkli filler.
olmuşları toplamak: oyunsonunda, rakibin kopuk erlerini teker teker düşürmek.
"badem olmak" (bir taşın "badem olması"): taşın düşmesi. briç argosundan ödünç alınmıştır. "bade olmak" şekline kullanıldığı da duyulmuştur.
makaraya girmek: arka arkaya yenilmek
değirmen: genellikle at vezir ikilisiyle, "bir at şahı-bir açarak şah" şeklinde kendini gösteren, atın her değişik tarafa açılmasında başka bir taş toplanan durum.
bordello varyantı: turnuvayı sıfır puanla bitirmek, önüne gelenin üstünüzden geçmesi.
tango varyantı: kazanç konum. "terkeeet! bundan sonrası tango varyantı."
sülale boyu beynel: atın aynı anda üçden fazla taşa basması durumu. aile boyu beynel'in bir boy üstü.
filit: fil
karanfil: siyah karede bulunan fil, siyah fil.
dön baba tekkesi: hamlesini geri almaya (~dönmeye) çalışan oyuncuya karşı başarıyla kullanılan "burası dön baba tekkesi değil" repliğinde bahsi geçen tekke.
bir taşın hangarda durması: taşarı geliştirememiş olmak, gelişim geriliği, (iç-bkz: bir alt madde)
mavi tuna: atların gidebileceği (oradan oraya zıplayabileceği) pek çok uygun kare bulunan konum, bir vals.
("siyahın atları hangarda duruyor ama beyazın atları mavi tuna valsi yapıyor" kahraman olgaç)