gerçekten sevenleri hayatlarının son gününde yalnız bırakmayandır...
Hafif bir toprak kokusuydu beni sana çeken. Belki ıslanmış insanlar veya onların yitip giden hayalleri...
Aklıma getirdiğin gülümseyen yüz ve ağzından dökülen iki sözcük. Aylarca hayalini ettiğim iki sözcüktü senin bana hatırlattığın. Sen her ziyaret edişinde bizi. Ben hep onu düşünüyordum her damlanın ona ait olması onlara dokunmayı istemek.
Önce yakanızdan içeri giren sinsi bir rüzgar size ölümü hatırlatsın ve başınızı kaldırıp ister istemez etrafa bakın. Islak yolda uzayıp giden otomobil farlarının kırmızısında, sokak lambalarının sarısında, denizin tuz kokan mavisinde yağmura bakarak şunu fısıldayın:
" hoşgeldin"
Aşk ve özgürlüğün, belki de biraz hüzün ve özlemle dansı altında yapılacak bir yürüyüş.
Gözümden yaşlar akamadığı zamanlarda benim için ağlayan...Evet sendin.*