yalnızlık, karanlığı çocukluğumuzdan kalmış
bir çocuktur;
içimizin içinde oturup ihtiyarlığımızı yaşar.
gözleri gözlerin görmediğidir dünden beri,
elleri ellerin
gelecekte yazmadığı.
yalnızlık bir çocuktur;
kirlenir dili dışarının diliyle,
eli kirlenir,
yönü kirlenir.
yüzümüzden biçilmiş yüzü hatta,
kirlenir.
sessizliği sonra,
fısıltılarının rengi
ve kiri
kirlenir...
çocuklar büyüdükçe kirlenir zaten,
kirlendiçe büyür;
başka ne denir?
çünkü, her kir,
bir saattir.
yalnızlıksa saatleri, günleri
ve haftaları örten
bir başka zamandır.
insalardan oluşmuş acı bir dumandır
yalnızlık;
yamandır.
çocukların büyüttüğü bir çocuktur yalnızlık;
geceleri yastık altlarında büyür,
ikindileri okul haçesinde paydos ziliyle,
masalarda bir de,
köşelerden fırlayan otomobillerle ansızın.
ev içi kavgalarıyla kapı aralarında, sessizce.
bir top yuvarlandıkça ya da...
bir yanı yaşlansa da hep çocuk kalır yalnızlık,
hep bir kalır.
tanırsa seni tanır, onu tanır, beni tanır;
koparmışsak, gülü,
kimi zaman asar kendini yaşamın alnına
ödünç bir bedenle,
kimi zaman senle,
kimi zaman benle,
namluya koşar bir cinneti yaşamak için;
ve birini alır öteki yalnızlıkları kirleterek
bir'ini alır.