1561-1626 yılları arasında yaşamış ingiliz düşünür, yazar, bilim ve devletadamı.
şüphesiz ki dünya tarihinin en önemli karakterlerinden biridir.
deney ve gözlemi bilimin temeline oturtmuş, aristo'nun eksik tümevarım yöntemini geliştirerek modern bilimsel yaklaşımı baconian method adıyla anılacak yöntemlerle temellendirmiştir. babası kraliçe elizabeth'in adalet bakanı nicholas bacon'dur ve amcası da yine önemli bir devlet adamıdır. aileden gelen saraya yakınlığını zekası ve bilgeliğiyle harmanlayıp önce ingiliz krallığını kaostan çekip çıkaran kraliçe elizabeth'i daha sonra da birinci james'i etkilemiştir.
özellikle birinci james'in tahta çıkmasıyla sırasıyla önce şövalye daha sonra baron ve kontluk ünvanlarına layık görülmüş, ve nihayetinde kraliyet ailesi dışındaki en yüksek ünvan olan lord chancellor (günümüzün başbakanlığı denilebilir) olarak saraya hizmet vermeye başlamıştır. ancak babasının ölümünden itibaren hayatının geri kalan neredeyse 40 yılı boyunca ekonomik sorunlarla ve borçlarla cedelleşmiştir. parlak zekasına ve tüm dallardaki inanılmaz yeteğine zıt düşerek rüşvet almakla suçlanması ve suçlu bulunması sonucu politika ile olan tüm bağını koparmış hayatının geri kalan kısa dönemini tamamen yazmaya ve bilime ayırmıştır. essex kontu ile dostluğu, mesleği olan avukatlık ve kraliyet ailesine yakınlığı olası maddi manevi zararlarını hep bir şekilde azaltmıştır.
skolastizme karşı geliştirdiği düşünceler, bilime rasyonel ve tümevarımcı yaklaşımı, aristo'nun mantığını yetersiz bulması bilim ve felsefe hayatını şekillendirmiştir. özellikle tümevarım yöntemi ile john stuart mill'i, psikoloji ve insan doğasının karanlık yönleri üzerine görüşleri ile jung'u etkilemiştir.
çok verimli ve üretken bir düşünür olan bacon'ın en önemli iki eseri kuşkusuz denemeler ve the advancement of learning'dir. denemelerinden çıkarılmış onlarca aforizma günümüzde halen kullanılmaktadır.
"bene visit qui bene latuit"; yani "hayat en iyi şekilde, gizliden yaşanır" diyerek kendisinin gizli örgütlere sempatisi olduğu ve ingiliz masonluğunu inşa ettiği dedikodularını güçlendirmiştir. kendisi modern bilim yanında simya ve astroloji ile ilgilendiğinden okült alışkanlıkları reddetmez.
bir de her ne kadar bazı araştırmacılar william shakespeare'in oyunlarını kendisine mal etse de ciddiye alınacak bir iddia olduğunu düşünmemekteyim, kaldı ki shakespeare'in oyunlarına talip gösterilen ilk ya da son kişi değildir. ama halen dünyada üzerine tezler döktürülen dedikodulardandır.
kanımca bacon'ın en az üretken olduğu ve üretken olmaya gerek görmediği alan politikadır. bir politik teorisi yoktur daha ziyade devlet ve insan doğasını kesiştirerek bir öneri getirmeye çalışmıştır. erdemli bir kralın yönetimindeki otokrasiyi en iyi yönetim şekli olarak belirler, insanların politikayla uğraşarak kaybedecekleri zaman ve devletin düzensiz bir ortamda kaybedeceği kaynaklarla bilim, kültür ve sanat alanında ilerlenebileceğini savunur. bacon için despotun yolu, tanrının yollarına benzemelidir. tanrı dünyayı yarattıktan sonra onu doğa kanunlarına göre yönetir ve çok nadiren mucizeler(müdaheleler) gösterir. işte despot da ülkeyi yasalara göre yönetmeli ve bu yasalar yadırgatıcı olmamalı, tüm toplumun iyiliği tarafında yer almalıdır. ateist değildir, sığ bilginin ateizme, derinleşmiş filozofinin dine yönelteceğine inanmaktadır. lakin bilimsel yaklaşım sahibidir, ülke idaresinde gücün krala tanrı tarafından verildiğine inanmaz, yöneticinin ayrıcalığını "yönetme bilgisi" belirler diye düşünür. bu özden gelen yönetme becerisi biraz biraz filozof-kral hadisesini andırmaktadır. insani olarak insan doğasının mükemmel olmadığını bilse ve inansa da, politik teoride herkesin herkesin iyiliği için uğraşacağı ütopik bir devlet tarzını kurgulamıştır.
son olarak, adeta ironik bir şekilde tüm hayatını şekillendiren tümevarım yöntemi ile ilintili bir ölümü vardır. kar ve buzun eti çürümekten koruyabileceği olasılığını denerken soğuk almış ve zatürreden ölmüştür.