en sevdiğim ağaçtır çam ağacı. gökyüzüne doğru uzadıkça uzar, iğneli yaprakları bulutları muzipçe patlatmak ister sanki. sararıp dökülen yaprakları üstünde yükseldiği zemini samandan bir yatak gibi sarmalar, zarif çıtırtıları duyulur üzerinde yürürken insan bu ottan yatağın.
yavruları miniciktir, çimenden daha bir açık yeşildir. birkaç ayda küçük bir yılbaşı ağacı gibi olur ağacın boyutu.
''anne, şimdi ben beş yaşındayım, yirmi yaşına basınca mı kozalak verecekler?''
10 senede kozalak vermeye başlar çam ağacı. kozalaklar yazın sonuna doğru esner, açılır ve lezzetli fıstıkları cömertçe yerlere bırakır. çocuklar heyecanlar kaptıkları taşları alır, ellerinin kömür karasına boyanmasına aldırış etmeksizin kırıp yerler fıstıkları.
''bir kavanoz da bana kır yavrum, dolmalık fıstık yaparım onları.''
ağaçlarım kesildi. çok üzgünüm. kesildi yüklemindeki pasif duruma gelince... kim kesti, neden kesti, bunun hikayesi ayrı terane, bahsetmek bile istemiyorum.