islam ı doğru anlamak

entry3 galeri
    1.
  1. 08.04.2009 tarihli hayrettin karaman yazısıdır. islam hakkında cahilce iddialarda bulunanlara bu yazısında çok güzel ders vermiştir.

    --alıntı--

    islam'ı doğru anlamak

    incelik soyadında olan kaba yazar, dışarıdan bakarak islam'ı tenkit eden bir kitabı tanıtıp tavsiye ettiği bir yazısında, islamcıların göremediği "gerçekleri" şöyle dile getiriyor:

    "Örneğin, Kuran'da Hz. ibrahim'in çocukları ve bunların adları konusunda tam bir kargaşa olduğunu hiç duydunuz mu?... Öyle ki onların bir mi, iki mi (yoksa üç mü?) olduğunun belirsizliği bir yana adlarda da görürüz bu durumu. Önceden Yakub ve ishak diye anlatılırken, ibrahim suresinde, 'Kocamışken bana ismail ve ishak'ı veren Allah'a hamdolsun' (ibrahim-39) denerek Yakub yok edilip yerine ismail getirilir."

    Diyor.

    Halbuki ne karışıklık ne de yok etme vardır. Kur'ân-ı Kerîm'de isrâil kelimesi iki âyette (Âl-i imrân 3/93; Meryem 19/58) Hz. ibrâhim'in Hz. ishak'tan torunu olan Hz. Ya'kub'un ismi olarak geçmekte; kırk âyette ise Yahudiler "Benî isrâil" (isrâiloğulları) diye anılmaktadır.

    "Örneğin 'zekât'ı sosyal devlete alternatif olarak ileri süren yorumcular nedense zenginlik ve fakirliğin islamiyet'in savunup uyguladığı ekonomik sistemden kaynaklandığını görmezden gelirler. Zenginle fakir, patronla işçi arasındaki eşitsizliğin kaynağında ne bunların kökenleri, ne cinsel ayrımcılık, ne de ırkçılık önemli bir rol oynar; eşitsizliğin kaynağında mülkiyet ve kapitalist ilişkiler bulunmaktadır. Tüccarlığı yücelten bir din olarak islamiyet faizciliğe göz yumar, kölecilik ve talancılığı korur."

    Diyor.

    islam'a dışarıdan bakar, bir de şaşı bakarsanız işte böyle saçmalarsınız. Yazarın özel mülkiyete ve sermayenin rolüne karşı olduğu anlaşılıyor. Buradan hareket eden sistemin iflas ettiği, zenginliği ortadan kaldırıp eşit refah düzeyi sağlamak yerine, bazı şahıs ve grupları zengin ettiği, çoğunluğu ise sefalet ve yoksullukta eşit kıldığı gerçeğini görmezden geliyor.

    Servet farkı islam'dan önce de vardı, sonra da var olmaya devam etti. Bunun böyle olması da tabîîdir. Zararlı ve kötü olan servet farkı değil, yoksulun sefaleti, ihtiyacını karşılayamamaktan kaynaklanan mutsuzluğudur. islam işte bu sefalet ve mutsuzluğu ortadan kaldırmak için başta zekat olmak üzere birçok tedbir öngörmüştür. Bunlar yerine getirildiği takdirde, insanların mülkiyet hakkını ortadan kaldırmadan ve yoksulun da onurunu zedelemeden probleme çare bulunmaktadır.

    "islam'ın faizciliğe göz yumduğunu" söyleyebilmek için insanın gözünün anadan yumulu olması gerekir.

    "Bu gerçekleri ancak dışardan nesnel bir bakışla görmek mümkündür. Bir islamcı bunları göremez, görse bile bir hikmet arar. Tıpkı Prof. Afif Abdülfettah Tabbara gibi 'Cemiyetlerde aşağı derecede bulunan fakirler, o cemiyetler için huzursuzluk kaynağıdır' (i.E.P. s. 12) diyerek için işinden çıkarlar."

    Diyor.

    Tabbâra'nın sözü, "işin içinden sıyrılma"ya değil, problemi teşhis etmeye ve çare bulmaya yöneliktir. Onun teklifi de şudur: Cemiyet içinde "aşağı derecede" yoksulların bulunmaması için gerekli tedbirler alınsın (islam'ın bu maksatla koyduğu kurallar, getirdiği çareler uygulansın) ve herkesin mutlu olduğu, temel ihtiyaçlarını karşıladığı bir toplumda huzursuzluk ortadan kalksın.

    Köle ve talan işini bir başka yazıda ele alacağım.

    --alıntı--

    http://yenisafak.com.tr/Y...96&y=HayrettinKaraman
    0 ...