her zamanki arkadaş grubuyla tam olarak çözülemeyen bir mekanda geyik yapıldığı sırada ortaya aniden 10 kişilik grup tarafından deniz baykal ve kemal kılıçdaroğlu getirilir. bu iki siyasetçi feci şekilde dayak yemiş, yüzleri gözleri her yeri kan içinde, tanınmayacak haldeler fakat ben tanıyorum ne hikmetse. neyse, deniz'i siktiredip kemal kucaklanır, zaten ufak tefek bir şey biliyorsunuz, doğru bir arkadaş evine götürülür. orda yüzüne gözüne yapılan birkaç pansumandan sonra kemal'de ciddi değişiklikler gözlemlenir, sesi değişir, gözleri faltaşı gibi açılır. meğer içine şeytan girmiştir, the excorcist*. bu excorcist mevzusunun da bilinçaltıma işlemiş inanılmaz bir korkutma özelliği vardır, kaç yaşıma geldim hala ara sıra korkutur geceleri falan. birden dumur olan ben, korkup kaçmak ister, ama kaçamam çünkü içine şeytan kaçan kemal beni bileğimden tutmuştur. bırakırsın bırakmazsın, ayetel kürsiydi fatihaydı falan en sonunda şeytanın elinden kurtulunur, öyle bir koşarım ki korkudan arkama bile bakmadan tam binadan çıkacakken uyanırım. bu da böyle bir anıydı işte, paylaşmak istedim.