ayrılığa ağlamak

entry5 galeri
    ?.
  1. güzel yaşanmışlıkların yasını tutmak, yaşanabilecek güzel şeyleri deliler gibi özlemek ve ağlamaktan başka şey yapamamak. sağnak yağmur yağıyormuşçasına, kalp eridiği, ruh kırıldığı halde gözyaşı dökmek.
    kimse anlamaz, anlayamaz. yalnızca acıyı yaşayan bilir. terkedilen, kalbi kırılan, söylenecek sevgi sözcükleri olan ama söyleyemeden çalınan... güneş inat eder gibi doğar, sevenler el ele, kol kola sokaklara dökülür, neşe dolu kahkahalar tavanları çınlatır ancak bir yerlerde aşk acısı çeken biri olduğunu kimse bilmez. herkesin işi gücü vardır, kimse duymaz, görmez, anlamaz.
    karanşığın içinde, gölgelere saklanarak soluk alıp vermeye devam ederken, insan giden sevgilinin ardından gözyaşlarını akıtır. acılar denizini vermek ister ona, üzüntüsünü görmesini ister. reddedilişin, hayallerin katlinin ardından çaresizlik eli kolu bağlarken, geriye kan çanağına dönmüş bir çift göz kalır, kapıya çevrilmiş, açılmasını bekleyen, onun gittiğine, uzakta olduğuna inanmayan, inanmak istemeyen.

    aynı günün akşamı

    her şey normal halinden çıkar ve insan yalnız kalıp sarhoş olmak ister. odasının karanlık köşesi artık gecenin katkısıyla daha da karanlıktır. arka arkaya boşalır bira şişeleri. unutmalıdır, hayatına devam etmelidir, kalp ve beyin arasındaki savaşa son noktayı koymalıdır.
    televizyonda hep aynı komedi işleri yer alır, belki şanslıysa ruha hitap eden bir müzik sesi duyar, belki farid farjad'ın kemanı imdadına yetişir. aslında gecenin dışarıda devam etmediğini bilir o, yapması gereken ağlayabildiği kadar ağlamaktır. böylece kaskatı kesilen ve kırılan kalbi yumuşayacaktır. uzaklara giden zalimin otobüsü her dakika biraz daha uzaklaşırken, nihayet istemsiz uyku süreci başlar. son sayıklama: hani çok seviyordu?

    ayrılığın sabahı

    onsuz geçen ilk gün: aynada kıpkırmızı gözler, boş bira şişeleri, izmaritlerle dolu kül tablası, yitip giden zaman... daha fazla gözyaşı kalmadığına göre, unutana kadar yaşamaya devam etmek gerektiğine karar verir. hem belki de fazla uzun sürmeyeceğini ve can sıkmayacağını düşünür unutma işleminin. sıra beklemek yok, sıkılmak yok, koskoca bir boşluk, öfke ve her şey bedava... üstüne dilimlenmiş çılgınlık, sebep olanlara duyulan öfkenin getirdiği... artık yaşama vakti, hiç gitmediğini düşünerek, bir yabancının soluğunun saçlarını okşadığını reddederek...
    7 ...
bu entry yorumlara kapalı.
© 2025 uludağ sözlük