bi gün ayağım bi boşluğa düştü yuvarlandım aşağı...önce karanlıkla tanıştım sonra sevmeyi öğrendim onu, kokunu duydum daha sonra yanlız olmadığımı anladım.gözlerim alışınca karanlığa varlığın ışık oldu bana.hikayeler anlattın dünyayı anlattın çocukluğunu korunmasızlığını kimsenin seni merak etmeyişini aslında ne kadar korktuğunu.usulca sarıldım sana inandım,bende yaralanmıştım acınacak kadar soluklaşmıştı ruhum.ruhumu sevdiğini söyledin hüzünlü gülüşümü ekledin sende suratına, seninle sende doğdum tekrardan.iki aciz yaralı ruh bir olup kalkabilirdi ayağa.geceleri masallar anlattın uzak yollardaki yakın insanları tek kelimeyle bağlananları kötüleri anlattın sende zerre kadar var olmayan duyguları.dinledim...sen benim diğer yarımdın artık dışardaki yaşamımı özlemiyordum bile küçük kör bi kuyuda yaşamak yaşlanmak orada ölmek istiyodum senle ,kulağıma şarkılar fısıldıyordun.geride kalan annem babam beni seven adam silindi gitti sadece önemli olan sendin.ama anlayamadığım şey farkedemediğim şey sen değersiz olmaya o kadar alışmıştın ki herşeyim olmayı kendine kabul ettiremedin.bana iyi davranıyordun çünkü kendimi toparlarsam kalkıp gideceğimi düşünüyordun.içten içe hep gitmemi istiyordun.paylaştığımız kuyu aynı olsada ortak olduğumuz tek şey karanlıklardı.ve benim hiç saydığım ama asıl olan senin orada doğduğun benimse oraya düştüğümdü...